Türklere yüzyıllardır, her türlü olumsuz sıfatı yakıştıran Batılılar, Türklerin kaderci olduğu yönünde bir algı oluşturarak, bu kaderciliği ülkenin iç işlerine karışacak bir malzeme haline getirmek için de kullanırlar. Nasıl olduğunu bu yazıda anlatmaya çalışalım… Önce Türklerdeki “tevekkül” inancının nasıl dönüp dolaşıp, Avrupalılar için “kör kadercilik” anlamına geldiğine bakacağız. Tabi ki, bu dönüşümde bir kısım Türklerin “kör kaderciliğe” saplanmasının da etkisi var. Ancak sorun şu ki, Avrupa’da da kaderci insanlar bulunmasına rağmen, bu kişileri öne çıkararak Avrupalıları hiç kimse damgalamıyor… İslamiyet, kör kaderciliği onaylamasa da, bunu İslam’ın emriymiş gibi algılanmasına neden olunması hem dinini yeterince bilmeyen Türklerin hem de bu algıyı kullanmak isteyen Avrupalıların işi…
Etiket: Doğu
“Doğu Despotu” Kavramının Kökeni Üzerine
Batı’nın Doğu’ya dair ortaya koyduğu, en belirleyici tanımlardan biri “Doğu despotizmi” ifadesidir. Doğu, despotluk demektir. Batı ise özgürlük…Bu doğrultuda, Osmanlı İmparatorluğu’na yönelik sıklıkla “Doğu despotu” ifadesinin kullanıldığı da görülür. Bu düşünceye göre Batılı devletler liberal oldukları için ilerleyiş içindedirler ve ekonomik açıdan başarılıdırlar. Doğulu devletler ise ekonomik ilerlemeyi bastıran zorba rejimler olarak hayal edilirler.
Doğu Ne Yapıyor?
Batı, Doğu’yu sömürür… Onun tüm zenginliğini ele geçirmek ister. Aynı zamanda Doğu’yu aşağılar… Kendini üstün görür. Batı’nın oluşturduğu algıya göre Doğu bilmez, Doğu üretmez, Doğu düşünmez.
Batı’ya Karşı Gelen Düşünür: Ranajit Guha
Birçok ülkenin tarihi, Batılı tarihçiler tarafından yok sayılır. İncelemeye bile layık görülmez. Bu anlayışa karşı çıkan önemli bir düşünürden bahsetmek istiyorum: Ranajit Guha.