
1453’te İstanbul’un Osmanlılar tarafından fethedilmesi, yalnızca bir imparatorluğun sonu değil; Bizans sanatının ve özellikle ikonografi geleneğinin de önemli bir kırılma noktasıydı. İstanbul’un zengin manastırları, saray atölyeleri ve kiliselerinde çalışan usta ikon ressamları, şehrin Osmanlı hâkimiyetine girmesiyle yeni limanlara yelken açtı. Bunların en önemlileri, Osmanlı topraklarına yakın adalara ve İtalya’ya yerleşerek sanatı bambaşka bir senteze dönüştürdüler.