Belgeseller, siyasal amaçla kullanılır mı? Bir propaganda yöntemi olabilirler mi? Belgeseller ve bilim arasında doğrudan ilinti kuran kesimler için bu sorunun cevabı “hayır” olabilir. Ancak belgesellerin, bilimsel düşüncenin ne kadarını temsil edebildiğini sorgulamak gerekir. Zira belgesel, sadece bahsettiği fiziksel ya da sosyal gerçeklerle değil; bu belgeseli çeken ekip, bu ekibin ideolojik yönelimi, finansmanı sağlayan kaynak ve bu kaynağın amaçları ile bir bütün olarak düşünülmelidir. Dolayısıyla, belgeseller de propaganda amaçlı kullanılabilir.
Türk Ocağı’ndan İzlenimler
Çemberlitaş’taki Türk Ocağı’ndan bahsedelim biraz… Önünden tramvay geçen, Sultanahmet Meydanı’na 5 dakika yürüme mesafesindeki huzurlu mekan… Ağaçlarla mezarların bütünleştiği sessiz bir bahçe… Ağaçların altında mezarlar var, evet… Ama bu mezarlar korkutmasın sizi… İki diyarı birleştirmeyi başarabilmiş ender rastlanabilecek bir güzellik var burada. Yaşayanların diyarı ve ölmüşlerin diyarı bir arada…
Türk Siyasal Kültürü
Bir toplumun siyasal kültürü, onun siyaset yapma şekillerini belirler. Hani diyoruz ya “neden bizim ülkede siyasetçiler kavga ediyor?” diye… Çünkü bizim siyasal kültürümüz maalesef “parçalanmış bir siyasal kültür” de ondan…
Aksaray Müzesi’ndeki Mumyalar
Yolunuz Aksaray’a düşerse, merkezde yer alan Aksaray Müzesi’ni görmelisiniz. Neden mi? Çünkü her yerde bulamayacağınız bazı mumya kalıntılarını görme şansı bulacaksınız. MÖ 12. ve 1.yüzyıllara ait bebek, çocuk, kedi mumyaları… Mumyaları incelerken zamanın nasıl uçup gittiğini anlamayacaksınız bile… Özellikle de çocukların ilgisini çeken bu mumyalar, aslında geçmişle ilgili önemli bilgi kaynakları…
Modernleşme ve “Genç” Kavramı
Gençlik, yaşlılığın zıddıdır. Genç; heyecanlıdır, ataktır, çeviktir. Yenilik ister. Yaşlı olan ise geleneği temsil eder. Kuralları ve statükoyu tercih eder ya da öyle olduğu söylenir. Yaşlılık; tecrübedir, temkinli olmaktır. Gençlik, kurallara karşı çıkmak ister. Geleneği istemez, başkaldırmayı sever. İşte tam da bu yüzden, genç olanın modern; yaşlı olanın geleneksel olduğuna dair bir kanı vardır. Modernizm de geleneği reddeden bir anlayışa sahip olduğu için zihinlerde gençlik ile eşleştirilir. Böylece gençlik ve modernlik yakından ilintili kavramlar haline gelir.
Türk Musikisi ve Müzikle Tedavi
Müzikle tedavinin Orta Asya’nın Şaman geleneklerine kadar uzandığını söyleyerek söze başlayalım. Şamanlar, hastalıkların insan bedenine giren kötü ruhlardan kaynaklandığına inanırlarmış ve onları kovmak için müzikli törenler düzenlerlermiş. Bu noktada; Antik Yunan’da, Roma’da, Eski Çin ve Mısır’da da müzikle tedavinin denendiğini söylemek gerekir.
Aydınların Beyin Yıkama Faaliyetleri
Aydınlar, halkın beynini yıkamaya çalışır mı? Hem de nasıl… Bazen bilinçli ve planlı… Bazen rastgele… Frantz Fanon, beyin yıkayan aydın tipine değinmiş kitabının son bölümünde… Cezayirli bazı aydınların yaptıklarıyla konuyu örneklemiş… Ben de bu yazımda, Fanon’un bu “beyin yıkayan aydın” tiplemesine katkıda bulunmak istiyorum.
Frantz Fanon’un Çağrısı
Frantz Fanon (1925-1961)… Bir özgürlük savaşçısıdır. Batı’ya karşı sömürülenlerin mücadelesini verir. Marksist yönleri vardır ama kendisini bir komünist olarak tanımlamaz. Her şeyi ekonomiye indirgemeyen kültür ve kimlik sorunlarıyla da ilgilenen bir anti-Batıcıdır aslında… Devrimcilerin basma kalıp düşüncelerini taşımaz. Aldığı psikiyatri eğitimi de sömürülenlerin ruh hallerini analiz etmesinde işe yarar… Hatta eğitimini sömürgenin psikolojisini anlamaya ve tedavi etmeye adar. 36 yaşında çok genç yaşta vefat eden Frantz Fonan’un ölümünden hemen önce yayınlanan Yeryüzünü Lanetlileri adlı kitabının son bölümü, bir vasiyet gibidir. İnsanlara seslenir. Sömürge toplumlarına, yapmaları gerekenleri öğütler.
.
Frantz Fonan (1925-1961), bir Fransız sömürgesi olan Martinik’te doğar. Fransa ordusuna katılır ve 2.Dünya Savaşı’nda hizmet verir. Ancak ordu içinde ırkçılığa maruz kalır. Fransa’ya ve sömürgeciliğine yönelik fikirleri şekillenmeye başlar. Ordudan ayrılınca psikiyatri eğitimi alır. 1954’te Cezayir’de başhekim olarak görev yapar. Cezayir Ulusal Kurtuluş Cephesi’ne katılır (FLN). Çalıştığı hastanede, Fransızların işkencelerine maruz kalan Cezayirlileri tedavi etmeye çalışır. Fransızların Cezayirlilere uyguladığı bazı işkence yöntemlerini ve bu işkencelerin psikolojik sonuçlarını da içine alan en ünlü kitabını yazar: Yeryüzünün Lanetlileri (1961). Kitabı yayınlandıktan kısa bir süre sonra 36 yaşında vefat eder.
Kara Veba’nın İslam Coğrafyasına Etkileri
Avrupa’da önemli sosyo-ekonomik sonuçlar doğuran ve hatta bazı yorumlara göre Avrupa’yı bugünkü Avrupa haline getiren Kara Veba salgını, İslam dünyasını nasıl etkilemiştir? Y. Ayalon’un Osmanlı İmparatorluğu’nda Doğal Afetler adlı kitabından yola çıkarak bu konuyu inceliyoruz.