Kategoriler
Siyaset

İsmet Paşa’nın Tatili

18-19 Temmuz 1929 tarihinde Ankara’da büyük bir yangın yaşanır. Bu yangın neticesinde yaklaşık 500 dükkân ve 100 ev yanmıştır. Yangın, Tahtakale’de Hafız Rıza Bey’in kereste deposunda çıkar. O esnada şiddetli bir rüzgâr estiği için yangın hemen yayılır. Yangını söndürmeye çalışan asker ve itfaiye bölüğünün yaklaşık 2000 kişi olduğu Cumhuriyet gazetesinde yazmaktadır. Yangın, yaklaşık 8 saat kadar sürmüştür. Yangında zarar gören 130 ailenin 120’si bağ evlerine, kalanı da Zincirli Camii’ne yerleştirilir.

18-19 Temmuz 1929 tarihinde Ankara’da büyük bir yangın yaşanır. Bu yangın neticesinde yaklaşık 500 dükkân ve 100 ev yanmıştır. Yangın, Tahtakale’de Hafız Rıza Bey’in kereste deposunda çıkar. O esnada şiddetli bir rüzgâr estiği için yangın hemen yayılır. Yangını söndürmeye çalışan asker ve itfaiye bölüğünün yaklaşık 2000 kişi olduğu Cumhuriyet gazetesinde yazmaktadır. Yangın, yaklaşık 8 saat kadar sürmüştür. Yangında zarar gören 130 ailenin 120’si bağ evlerine, kalanı da Zincirli Camii’ne yerleştirilir.


Yangın esnasında Atatürk, yangın yerindedir. Ancak başbakan İsmet Paşa Ankara’da değil, İstanbul’dadır. İsmet Paşa, İstanbul’da iş için değil tatil için bulunmaktadır. Bu durumu, gazetede yangından 4 gün sonra çıkan bir haberden öğrenmekteyiz. Haber, bugün çıkan haberlerle karşılaştırıldığında oldukça ilginçtir, çünkü İsmet Paşanın tatil günleri ile ilgilidir. Haberimizin başlığı, “İsmet Paşa Hz. Nasıl Vakit Geçiriyorlar?” şeklindedir. İlk sayfada yer alan haber, “Başvekilimiz sabahları deniz ve güneş banyosu yapıyor, akşamları atla geziyorlar” alt başlığını taşımaktadır. “Sevgili İsmet Paşamız, dün Pendik plajında yüzerken” alt yazısıyla bir fotoğraf da vardır.

Gazeteye göre İsmet Paşa, “tam 15 gün oluyor ki kendisini aramızda görmekle bahtiyar olan İstanbul halkile ayni havayı teneffüs etmektedir”. İsmet Paşa’nın kısa zamanda “vücutça hayli istifade etti”ği yazmaktadır. Bir gün önce gazetenin muhabiri ve bir fotoğrafçısı, İsmet Paşa’nın Pendik’teki köşklerine gitmişlerdir. İsmet Paşa da kendisinin fotoğraflarının çekilmesine müsaade etmiştir. Muharririn yazdığına göre İsmet Paşa sabah yedide kalmakta, kahvaltı ettikten sonra “sevimli yavruları Ömer ve Erdal ile bir müddet meşgul olmakta”dır.

Paşa, bir müddet istirahatten sonra, her gün 11’de pijamasile otomobile binerek civardaki Pendik plajına gitmektedir. Gazete, “Başvekilimizin banyo etmeleri için açık sahilde küçük bir deniz hamamı vücude getirilmiş ve denizin dibine kum dökülmüştür” demektedir. Gazeteye göre Paşa Hazretleri, denizde doktorların tavsiyesiyle 15-20 dakikadan fazla kalmaz. Hatta pek yüzmek bilmeyen Paşa Hz. 10 gün zarfında oldukça yüzmeyi öğrenmiştir.

Artık “büyük yavrusu Ömer Beyi elinden tutarak denizde gezdirmekte ve yavruyu denize batırıp çıkarmakta”dır. Sonra, “Ömer Beyin banyosu bitip de denizden çıkınca, doğruca sahilde hazırlanıp kumsala gidip yatmakta, vücudu kumlarla örtülmekte”dir.

İsmet Paşa Hz. biraz daha denizde kalarak, etrafta yüzen halkın arasında karışmaktadır. Paşa, artık ilk günleri omuzlarına aldıkları mantarların yardımından müstağni olacak derecede yüzebilmektedirler. İsmet Paşa Hz. denizden çıkınca, sahildeki kumsalda, yavrusu Ömer Bey’in yanına uzanarak 10-15 dakika orada istirahat etmektedir.

İsmet Paşa Hz. Saat 12’ye doğru otomobille köşke gider, biraz uyuduktan sonra öğle yemeğini yer. Paşa Hz., öğleden sonra, Ankara’dan gelen telgraf ve muherraratı okuyarak lazım gelen emirleri vermekte ve bazen ziyaretleri kabul buyurmaktadır.

“İsmet paşa Hz. İstanbul’a bir ay istrahat etmek üzere geldiği halde olmıyacak işler için kendilerini rahatsız edenler pek çoktur” diyen gazete şöyle demektedir:

 “Kimi çocuğuna mektep için iltimas istemeğe, kimi terfiini ricaya gelen bu ziyaretçilerin bir türlü arkası gelmemektedir. Bu zairler, Paşanın iltimas düşmanı olduğunu bilmediklerinden nafile yorulmaktadır. Filhakika İsmet Paşanın şimdiye kadar hiç kimseye kart verdiği görülmüş değildir”.

Gazete, “Başvekilimiz” demekte ve İsmet Paşa’nın her gün saat 5 buçukta yaverleri Yüzbaşı Fikret Bey refakatinde olarak atla Kartal ve Yakacık cihetlerinde uzun gezintiler yaptığını, bu esnada halkla da temas ettiğini yazar.  Paşa Hazretleri Ankara’dan getirttikleri 3 attan “Pulat” isminde 6 yaşındaki al atla gezintilerini yaparken, Yaveri de kendilerini “Altın” adındaki doru atla takip etmektedir. 3 yaşındaki “Gözü Pek” atlı tay da gazeteye göre “diğerlerine pek güzel yetişmekte”dir. Gazete şöyle demektedir: “Sevgili İsmet Paşamız, işte bu suretle günlerini geçirmekte, akşam at gezintilerinden avdetten ve yemekten biraz sonra da yatmaktadırlar”.

“Muhterem Başvekilimizin daha fazla çalışmak, memleket işlerini yürütmek için şehrimizde geçirecekleri 15 gün zarfında vücutça pek çok istifade etmelerini temenni ederiz” sözleriyle haber sona ermektedir. İsmet Paşa, Ankara yangını için ise Cumhurreise bir telgraf göndermiş ve yangın dolayısıyla “büyük teessür” yaşadığını yazmıştır.

O dönemde Türkiye’de farklı bir siyasal kültür anlayışının hakim olduğu bu örnekten açıkça anlaşılabilir. Halka değil, Cumhurbaşkanına iletilen bir üzüntü söz konusu… 90 yılda siyasilerin sorumluluğu konusunda büyük değişim yaşanmıştır. Bugün böylesi bir yangında, üst düzey yetkililerin olay yerine gitmemiş olması düşünülemez. Peki, bu değişimin nedeni nedir? En önemli nedenlerden biri, tabi ki siyasal seçimlerdir. Siyasal seçimlerin olmayışı, siyasetçilerin sorumluluk ve görev anlayışlarına olumsuz etki etmektedir. Dolayısıyla, siyasal seçimlerin siyasal kültürümüze olumlu etkide bulunduğunu söyleyebiliriz.

Dr. Hümeyra Türedi

Yararlanılan kaynaklar:

Cumhuriyet, 20 Temmuz 1929: 4

Türedi, Hümeyra (2020). “Ulus-İnşasında Başkent İmajı: Ankara ve İstanbul Yangınları (1929)” International Turkish Culture and Art Symposıum Proceeding Book, s: 454-479.Ankara: SUER Yayınları. ISBN 978-9944-0677-4-4 (Tk) 978-9944-0677-8-2 (3.Cilt).

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir