Kategoriler
Tarih

Grand Tour

17. ve 18. yüzyıllarda Avrupalı zengin ailelerdeki genç erkeklerin, Avrupa ülkelerinde bir “kültürel keşif yolculuğu”na çıkması adet olmuştur. Bu adet, klasik fikirlerin, sanatın, Avrupalılık fikrinin ve Avrupalı ortak kültürün oluşturulmasına büyük katkıda bulunmuştur. Bir çeşit “kültür turizmi” olarak da görülebilecek bu geziler, Avrupa’nın pek çok yerinde aynı bestelerin, sanat eserlerinin, kitapların, mimarinin ve fikirlerin yayılarak, ortak bir Avrupalı anlayışının filizlenmesine zemin hazırlamıştır.

Goethe in the Roman Campagna (1787) / Johann Heinrich Wilhelm Tischbein

17. ve 18. yüzyıllarda Avrupalı zengin ailelerdeki genç erkeklerin, Avrupa ülkelerinde bir “kültürel keşif yolculuğu”na çıkması adet olmuştur. Bu adet, klasik fikirlerin, sanatın, Avrupalılık fikrinin ve Avrupalı ortak kültürün oluşturulmasına büyük katkıda bulunmuştur. Bir çeşit “kültür turizmi” olarak da görülebilecek bu geziler, Avrupa’nın pek çok yerinde aynı bestelerin, sanat eserlerinin, kitapların, mimarinin ve fikirlerin yayılarak, ortak bir Avrupalı anlayışının filizlenmesine zemin hazırlamıştır.


Bu dönemde genç aristokratlar, Grand Tour’a çıkarak özellikle Roma’yı ve Güney Avrupa’yı gezerler. Aslında bu geziler, genç aristokrat erkeklerin eğitimlerini tamamlamaları anlamına da gelmektedir. Havalı bir tamamlamadır elbette… Genellikle yaşlarının 21 olması gerekir. Bu gezilerin özellikle İngiliz aristokratlar arasında başladığını ve kıta Avrupa’sına zamanla yayıldığını belirtmek gerekir. Geziler, İngiliz zengin gençler için Avrupa’yı tanımanın bir yolu olmuştur. Avrupa’dan evlerine dönerken birçok sanat eserini de beraberlerinde getirirler. Sanat eserlerinin Grand Tour kapsamında büyük ilgiye mazhar olması Zoffany’nin Tribuna of Uffizi (1772-1777) adlı eserinde görülebilir.

J. Zoffany’nin Tribuna of Uffizi (1772-1777)

Edindikleri mimari fikirler ile memleketlerine döndüklerinde evlerini değiştiriyorlar, hatta yeniden inşa ettirebiliyorlardı. Mesela, 18.yüzyılda Palladyen villa modasının Grand Tour’lar sayesinde popüler olduğuna dair tespitler vardır (Wilkinson, 2004: 31).

Tren yolunun bulunmadığı bu dönemde, böyle bir yolculuğa çıkmak ciddi bir hazırlık, rehber ve para gerektiriyordu. Yolculuğun olmazsa olmazı bu rehberlere cicerone adı verilmişti. Yolculuk, genç aristokratların evlerinden aylar hatta yıllar boyu uzak kalmasına neden olurdu. Daha fazla parası ve vakti olanlar, seyahatlerini Yunanistan ve hatta İstanbul’a kadar uzatabilirdi.

Grand Tour’ların bir etkisinin de orta alt sınıf üzerinde gerçekleştiği görülür. Daha az parası olsa da duyduklarından etkilenerek, aristokrat gençlerin çıktıkları bu yolculuğa özenen ve zor koşullarda da olsa bu isteğini gerçekleştiren alt sınıftan bazı kişiler olduğu bilinmektedir. Bunun “kültür turizmi”nin doğuşuna ve yaygınlaşmasına zemin hazırladığı varsayılır (Wilkinson, 2004: 31).

Grand Tour, belirli sanat eserlerini görmek için tek fırsat ve muhtemelen belirli müzikleri duymak için tek şanstır. Bu eserler, klasik antik dönemlerin ve Rönesans’ın mirasını göstermektedir ve bu mirası görmek seyahate çıkan gençler için son derece önemlidir. Gördüklerini “evde kalanlar”a aktarmayı bir görev olarak düşünürler ki Grand Tour’lar işte bu insanları bilgilendirmek isteyen gezgin zihniyetinin bir ürünü olarak görünebilir.

Grand Tour’un bir Avrupalılık kültürü oluştururken aynı zamanda kuzey ve güney Avrupa arasında bir zıtlık dinamiğine yol açtığına dair yorumlar da mevcuttur. Mesela, bazı gezginlerin İtalya’yı bir geri kalmışlık yeri olarak da aşağıladığı görülür.

1825 civarında buharla çalışan ulaşımın yaygınlaşmasından sonra, Grand Tour geleneği devam etse de artık daha ucuz, daha güvenli, daha kolay hale gelmişti. Böylece artık genç bayanlar da bu gezilere çıkmaya başlamıştı ki tabi evlenmemiş bir teyze refakatinde 🙂

Napolyon Savaşları’nın neden olduğu zor koşullar da Grand Tour adetinin azalmasına neden olur. Ancak Grand Tour’a asıl darbeyi vuran, demiryollarının yaygınlaşmasıyla 1870’lerde ortaya çıkan kitle turizmidir. Bu turizmde Thomas Cook’un popüler hale getirdiği Cook’s Tour adlı seyahat paketi önemlidir. Cook’un özellikle İtalya’da popüler hale getirdiği bu seyahatlerde önerdiği pakette tek bir biletle birkaç gün içinde birden fazla şehre gitme fırsatı sunulur.

Son olarak Avrupa’da klasik kültüre duyulan coşkunun azalması da Grand Tour talebini azaltan bir diğer nedendir.

William Thomas Beckford’un 1780 yılında gerçekleştirdiği Grand Tour’da izlediği güzergah

Bugün de Amerika’da “Gap Year” adı verilen, genellikle liseden ya da üniversiteden mezun olduktan sonra kullanılabilen bir boş yıl vardır. Bu boş yılda öğrencilerin bursları kesilmez. Öğrenciler bu zaman diliminde dil öğrenebilirler, kendilerini farklı alanlarda geliştirebilirler ya da hangi mesleğe yöneleceklerine karar vermeye çalışırlar. Yapılan araştırmalara göre her 10 kişiden 1’i Gap Year imkanını yurt dışında değerlendirmekte, yüzde 95’i ise yeni bir dil öğrenmeyi tercih etmektedir. Bundan başka, Erasmus ya da öğrenci değişimi gibi sadece üst sınıf gençlerin değil alt ve orta sınıf gençlerin de dünyayı deneyimlemesini sağlayacak imkanlar mevcuttur.

Peki, günümüzde oluşturulan bu fırsatların kökeni Grand Tour’dan mı gelmektedir? Grand Tour’un oluşturduğu etkiyi oluşturabilmişler midir?

Yararlanılan Kaynak

Wilkinson, Philip (2004). Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Mimarlık Fikri. İstanbul: Domingo.

https://www.icesturkey.com/gap-year-nedir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir