Kategoriler
Tarih

“Kesik Baş” Efsanelerine Bir Örnek

Ahmet Yaşar Ocak Hoca’nın 1989 yılında yayınladığı Türk Folklorunda Kesik Baş adlı kitabında, bugün gezdiğimiz tarihi mekanları anlamamızı sağlayacak bir çok ipucu sunulur. Örneğin, “Bu türbe neden buraya yapılmış?” “Burada neden kuyu var?” gibi soruların cevaplarının ardında bir efsane yatıyor olabilir. Bu minvalde, Ahmet Yaşar Ocak Hoca’nın bahsi geçen kitabından birkaç sayfayı hiç bölmeden yayınlamak istiyorum. İyi okumalar.

Kategoriler
Tarih

Salpetriere Kliniği ve Histeri

Jean-Martin Charcot adlı Fransız doktorun, histeri krizindeki kadınları sergilemesinden bahsedelim bu yazıda… Yukarıda Andre Brouillet tarafından yapılmış bir resim görüyorsunuz. Resimde, Paris’teki Pitié-Salpêtrière Hastanesi’nde klinik bir konferansta histeri nöbeti geçiren bir kadını sergileyen Fransız nörolog Jean-Martin Charcot (1825-1893) tasvir ediliyor.

Kategoriler
Tarih

Grand Tour

Goethe in the Roman Campagna (1787) / Johann Heinrich Wilhelm Tischbein

17. ve 18. yüzyıllarda Avrupalı zengin ailelerdeki genç erkeklerin, Avrupa ülkelerinde bir “kültürel keşif yolculuğu”na çıkması adet olmuştur. Bu adet, klasik fikirlerin, sanatın, Avrupalılık fikrinin ve Avrupalı ortak kültürün oluşturulmasına büyük katkıda bulunmuştur. Bir çeşit “kültür turizmi” olarak da görülebilecek bu geziler, Avrupa’nın pek çok yerinde aynı bestelerin, sanat eserlerinin, kitapların, mimarinin ve fikirlerin yayılarak, ortak bir Avrupalı anlayışının filizlenmesine zemin hazırlamıştır.

Kategoriler
Tarih

Osmanlı’da Çiçek Resimleri

Bu yazıda, Osmanlı Kitap Sanatında Doğal Çiçekler adlı Yıldız Demiriz’e ait bir kitaptan bahsetmek istiyorum. Kitap, Osmanlı bezeme sanatı konusunda bilgi verirken, Doğu-Batı sanatları arasındaki farklılıkların kavranmasında da yardımcı oluyor. Zira sanatı sadece Batılı kavramlarla düşünmek, hayallerimizi sınırladığı gibi aynı zamanda Doğu sanatını da anlamamızı ve takdir etmemizi güçleştiriyor.


Kategoriler
Tarih

“Benim Adım Kırmızı” Romanında Doğu-Batı İkilemi

Orhan Pamuk’un “Benim Adım Kırmızı” (1998) adlı romanı, bir kurgu olsa da Doğu-Batı karşıtlığını ve bu karşıtlığın insan psikolojisi üzerindeki etkilerini gözler önüne sermekte… Romanda; nakşetmenin anlamı, büyüsü ve zenginliğinden bahsedilmesi, çoktandır unutulan bu sanatı gündeme taşırken; Doğu’nun da Batı’ya denk bir sanat anlayışı olduğunu hatırlamamızı sağlar.


Kategoriler
Tarih

Tavşanlar ve Kaplumbağalar

Tavşanların birçok Ortaçağ el yazmasında bildiğimiz masum halleriyle değil de birer katil olarak resmedildiklerini biliyor muydunuz? 1170’lerde Almanya’daki Arnstein Manastırı’nda yapılan resimler katil tavşan imgesinin ilk örnekleri olarak kabul edilir. Bahsi geçen bu resimlerde, avcı olduğu anlaşılan bir insanı, süslü ‘T’ harfinden yapılmış darağacına asan iki tavşan görülür.


Kategoriler
Tarih

Paris’in Lağımları

Paris’in kanalizasyonlarının tarihi 1370’li yıllara kadar uzanır. Farklı dönemlerde bu kanalizasyon sistemine eklemeler yapılmış ancak 18.yüzyılın sonuna gelindiğinde ıslah edilmesi gereken bir canavara dönüşmüştür. Victor Hugo, Sefiller adlı romanında bu yeri “dipsiz lağım” olarak tarif eder. Çok sevdiği Paris, bir bakıma “lağımların Paris’i”dir (s.613)


Kategoriler
Tarih

II.Joseph Reformlarına Örnek: Ekonomik Tabut

Kutsal Roma İmparatoru II. Joseph (1741-1790), Aydınlanmacı Mutlakiyetçi olarak tarif edilebilecek bir hükümdardır. Aydınlanmacı krallar, Aydınlanma çağının fikirlerinden etkilenmişler, akılcılığı benimsemişlerdir. II.Joseph da bu hükümdarlardan biridir. Hükümdarlığı süresince kilisenin gücünü azaltmak, köylülüğü feodal yüklerden kurtarmak, ticaret ve bilgi üzerindeki kısıtlamaları kaldırmak için çalışır. Bu görüşleri doğrultusunda ülkesini laikleştirmeye, liberalleştirmeye ve modernleştirmeye yönelik bazı reformlar yapar. Bu reformlardan en ilginç olanı belki de tabutlarla ilgilidir.

Kategoriler
Tarih

Victor Hugo’nun Paris’i

Victor Hugo (1802-1885), Fransız edebiyatının belki de en önemli ismidir. Fransa’nın en çalkantılı yıllarında yaşamış ve yazdığı eserlerle bu karmaşık döneme ışık tutmuş bir düşünürdür kendisi… En bilindik eseri olan Sefiller’de Napolyon sonrası Fransız toplumundaki bölünmeyi irdeler. Cumhuriyetçiler ve Kralcılar… Bonapartçılar ve Bourboncular… Zenginler ve fakirler… Soylular ve burjuvalar… Toplumdaki bu bölünmeler nelere mal olur? Fransız halkı tekrar nasıl bütünleşebilir? Bugün de yaşanan benzer sorunlara, Hugo’nun nasıl cevaplar bulduğunu irdeleyerek okuyabilirsiniz kitabı…