Kategoriler
Damga Siyaseti

Osmanlı’da Damgalama

Teşhir cezası, mahkûmu toplumsal aşağılanmaya maruz bırakan bir uygulamadır. Toplumsal aşağılanmaya maruz bırakılan birey, aynı zamanda da damgalanmaktadır. Çünkü fiziksel ya da ruhsal olarak işaretlenmekte, manevi acı çektirilmekte ve ayıplanmaktadır. Teşhirin geçmişte hukuki bir yaptırım olmasının nedenlerinden biri de mahkumun manevi olarak acı çekmesidir zaten…

Kategoriler
Damga Siyaseti

Kılık Değiştirmiş İlkellik – I: sosyal medya linçleri

Tarihte birçok devletin kanunlarında “teşhir” cezası vardır. Moğollar, eski Çin kanunları, Orta Asya Türkleri, Avrupa ve Osmanlılarda; işlenen suça göre “teşhir cezası” verilmektedir. Teşhir, çeşitli şekillerde yapılabilmektedir. Fiziksel olarak bedenin görünür bir yerine damga vurulması, suçlunun kalabalık bir meydanda bekletilmesi veya gezdirilmesi, teşhir cezasının bazı örnekleridir. Teşhirin asıl amacı, utandırma, kınama veya rezil etme şeklinde tanımlanmaktadır. Ancak kalabalık arasında yapılan teşhirlerde, kalabalıktan atılan sert cisimlerle yaralanmalar hatta ölümler gerçekleşebilir.

Kategoriler
Damga Siyaseti

Bir damgalama örneği: Afaroz

Kilise, özellikle Ortaçağ’da çok güçlü bir otorite merkezidir. Krallardan bile daha güçlüdür. Mesela, 23 Mart 1208 tarihinde, tüm İngiltere ve Galler bölgesinde altı ay boyunca Kilise’deki dini çalışmalar Roma tarafından durdurulur. Vaftiz ve ölünün kefareti dışında hiçbir dini vazife, Kilise tarafından yerine getirilmeyecektir. Sebep ise Kral’ın İngiltere’deki Başpiskopos seçimlerine müdahalesidir.

Kategoriler
Damga Siyaseti

Damgalarımız silinebilir mi?

Türklerin yüzyıllardır damgalandığını bu platformdan defalarca yazmaya devam ediyoruz. Bu damgalara göre Türkler, “vahşet, egotizm, şehvet” etrafında dönen bir imgeye sahiptir (Kumrular, 2011: 8). Damgalara göre Türkler, “acımasız zalimler”, “merhametsiz zorbalar”, “su kayılmamış barbarlar”, “yobazlar” ve “gittikleri heryeri mahveden insanlar”dır (McCarthy, 2015: 331-333). Tüm bu ve benzer damgaların artık sonuna gelindi mi? Avrupalılar, Türkleri damgalamayı bıraktı mı?

Kategoriler
Damga Siyaseti

Şantaj

Damgalı aktöre “şantaj” yapılabilir. Buna göre damgalayan grup, tüm damgalarını ya da kusurlarını ortaya dökeceğini söyleyerek, damgalı aktörün istendik davranışları sergilemesini isteyebilir (Goffman, 2014: 117). Bu durumda, damgalanan aktör ne yapacaktır? İki seçeneği vardır: 1.Şantaja boyun eğmek 2.Şantaja direnmek.

Kategoriler
Damga Siyaseti

AB ve Damga Siyaseti

Türkiye’nin 1959 yılındaki başvurusuyla başlayan AB macerası… Türkiye, 1987 yılında tam üyelik başvurusunu yapar. 1999 Helsinki görüşmelerinde aday ülke olarak kabul edilir. Tam üyelik müzakereleri ise ancak 2005 yılında başlayabilmiştir. Türkiye, 2002-2004 yılları arasında 8 Uyum Paketi, 2001 ve 2004 yıllarında da 2 Anayasa Paketi’ni uygulamaya koyar. Ancak,  2006-2010 yılları arasında 13 fasıl müzakereye açılırken, 2010-2013 yılları arasında ise sadece 1 fasıl müzakereye açılır.  Birçok faslın açılmasına Fransa, Güney Kıbrıs ya da Yunanistan gibi ülkeler mani olmaktadır. 2016 yılına gelindiğinde toplamda 16 fasıl müzakereye açılmış olsa da üyelerin siyasal engellemelerine takılan birçok fasıl açılmayı beklemektedir.

Kategoriler
Damga Siyaseti Siyaset

Atom Bombası Felaketi Unutturuluyor mu?

II. Dünya Savaşı’nda sona gelinirken 1945 yılının Ağustos ayında ABD, Japon şehirleri Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası atar. Yaklaşık 140.000 insanın öldüğü, radyoaktif etkilerin yıllar boyu sürdüğü bir felaket yaşanır. Eğer atom bombası atılmasaydı savaşın bitmeyeceği ve milyonlarca kişinin daha öleceği, ABD tarafından anlatılır. Dünyanın güvende olması, bu atom bombası sayesindedir. Aksi takdirde Almanların da bu bombayı yapabileceği ve tüm dünyayı köleleştireceği söylenir. Halbuki atom bombasının Hiroşima’ya atıldığı tarihte Almanya çoktan yenilmiş, Hitler intihar etmiştir. Yani Almanya’nın atom bombası yapacak hali kalmamıştır. Bugün yapılan araştırmalar ise atom bombası atılmaması halinde de savaşın zaten sona ereceğini göstermektedir.

Kategoriler
Damga Siyaseti

Karşı-Damgalama başladı mı?

Karşı-damgalama, damgalanan aktörün harekete geçmesidir. Kendisine yapılanlara artık dur demesidir. Damgalama “öyle değil işte böyle yapılır” gösterisidir. Sonuçta, damgalanan aktör, damgalanmayı kendisi istememiştir. Damgalama ve karşı-damgalama düellosu, hayatın her alanında olduğu gibi siyasette ve uluslararası ilişkilerde de kendisini göstermektedir.

Kategoriler
Damga Siyaseti

Türkler neden damgalanıyor?

Türklerin yüzyıllardır, barbar, tembel, geri, kirli, medeniyetsiz gibi etiketlerle damgalandıkları malum… Peki neden kaynaklanıyor bu damgalamalar? Bu sorunun teb bir cevabı yok aslında… Farklı araştırmaların, farklı sonuçlar ortaya çıkardığını görüyoruz. Örneğin, Özlem Kumrular, olumsuz Türk imgesinin oluşmasında yarı sorumluluğu Avrupa’ya yüklerken, sorumluluğun diğer yarısını ise Osmanlı Devleti’ne yüklemiştir. Ona göre “Türkün kötü imgesinin yaratıcısı Avrupadır”, ancak Türkler de bu söylemin oluşmasına çanak tutmuştur  (Kumrular, 2011: 7). Çünkü Osmanlı Devleti, fetih politikası gereği “bilinçli ve sistematik bir çalışmanın ürünü” olarak kendisi hakkındaki bu olumsuz imajın oluşmasına yardımcı olmuştur. Kumrular’ın araştırma sonuçları, bu fetih politikasının üç bileşenini şu şekilde adlandırmıştır: “vahşet, kibir, görkem”.

Kategoriler
Damga Siyaseti

Daniel Defoe’nun Teşhiri

Teşhir cezasının amacı suçluyu utandırmak, rezil etmek ve topluma göz dağı vermektir. Peki, teşhir cezası her zaman bu amaçlarına ulaşabilir mi? Bazen toplum, mahkemenin vermiş olduğu teşhir kararına beklenenin tam tersi bir tepkiyle cevap verebilir.