
When we talk about learning English as a second language, we often imagine classrooms full of grammar books, vocabulary lists, and everyday conversations about hobbies or travel. But what about people who need English for their jobs — right now — and who don’t have the luxury of spending years in traditional ESL classes?
In Europe, many schools and training centers have already discovered a smarter way: Vocational CLIL. This means Content and Language Integrated Learning (CLIL) specifically adapted for vocational education and training (VET). In simple terms, students learn a skill — like tailoring, cooking, or caregiving — while learning the language they need to succeed in that field. Instead of separating “language” and “job training,” they’re woven together from day one.
In countries like Germany, Spain, Finland, and the Netherlands, there are well-documented examples of how CLIL works in vocational settings:
- Germany’s Berufssprachkurse: Many immigrant integration courses teach job-specific German while people train to be cooks, bakers, or health workers. The government even funds these courses because they help new arrivals find work faster.
- Spain’s Formación Profesional: Vocational schools in regions like Andalusia and Catalonia use CLIL modules for hospitality, tourism, and culinary arts. Students practice not just recipes and safety rules, but also customer service conversations — all in English or a second language.
- Finland and the Netherlands: Many polytechnic schools include English-medium modules for students training for international jobs. Students in food services or design programs learn technical skills and English terminology side by side.
These programs prove a simple point: for many adult learners — especially immigrants or refugees — learning a language only makes sense when it’s connected to real life and real work.
But What About the United States?
Here’s where it gets interesting: although the U.S. has countless general ESL programs, there’s surprisingly little systematic use of a Vocational CLIL model. Some community colleges offer “workplace English,” but it’s often separate from hands-on job training. And while “English for Specific Purposes” (ESP) courses exist, they don’t always use bilingual support or structured CLIL stages like European models do.
That means we have an opportunity: we can learn from what works abroad and build training centers that combine practical job skills and targeted English in one place. Imagine an immigrant mother learning tailoring: she doesn’t just memorize fabric words from a worksheet — she measures, cuts, sews, and talks about it all in English and her native language until she’s ready to switch fully. Or a refugee student learning to cook professionally: they don’t just translate recipes; they follow them in English, work in teams, and practice real kitchen communication.
In communities with high immigrant populations, this approach could be a game changer. Instead of years spent in generic ESL classes, learners gain work-ready English plus a skill that actually pays the bills. They integrate faster into the local workforce, feel more confident, and build connections with employers. For under-resourced towns or cities, a CLIL + Bilingual vocational training center means stronger local economies and healthier, more connected communities.
While Europe has embraced this idea for decades, the U.S. has yet to invest seriously in vocational CLIL as a recognized model. That’s why I believe a well-designed Bilingual CLIL Center could fill a huge gap — offering practical hope for people who want more than just language lessons. It’s not about reinventing the wheel; it’s about bringing a proven, inclusive idea to places that need it most.
After all, language is not just a subject — it’s a tool for life.
Dr. Humeyra Turedi
References
- García, O. & Wei, L. (2014). Translanguaging: Language, Bilingualism and Education. Palgrave Macmillan.
- Coyle, D., Hood, P., & Marsh, D. (2010). CLIL: Content and Language Integrated Learning. Cambridge University Press.
- European Commission (2013). Vocational Education and Training for Better Skills, Growth and Jobs.
- OECD (2019). Working It Out: Using Skills to Advance Social Integration.
📌 Copyright Notice:
All ideas, project descriptions, and original texts on this website — including my vision for a Vocational CLIL Center that combines content-based language learning with practical job skills — are my own intellectual work.
This concept may be publicly discussed to inspire good practice, but it cannot be copied, adapted, or commercialized in full or in part without my written permission.
Please respect the intent:
The goal of sharing this information is to promote inclusive, practical language education for underserved communities — not to be duplicated for unauthorized profit.
📎 © Dr. Hümeyra Türedi | All rights reserved.
Bir Mesleği ve Bir Dili Aynı Anda Öğretebilir miyiz? Mesleki CLIL Neden Mantıklıdır?
İngilizce öğreniminden bahsettiğimizde akla genellikle gramer kitapları, kelime listeleri ve hobiler ya da seyahat gibi günlük konuşmalarla dolu sınıflar gelir. Peki ya İngilizceye hemen şimdi iş için ihtiyaç duyanlar? Ve yıllarca geleneksel ESL (İkinci Dil Olarak İngilizce) derslerine zaman ayıramayanlar?
Avrupa’daki birçok okul ve mesleki eğitim merkezi bu duruma çok daha akılcı bir çözüm buldu: Mesleki CLIL. Yani, İçerik ve Dil Bütünleşik Öğretimi (CLIL) yönteminin mesleki eğitime uyarlanmış hali. Basitçe ifade etmek gerekirse, öğrenciler bir meslek öğrenirken — örneğin terzilik, yemek yapma ya da hasta bakımı — o alanda başarılı olmak için gerekli olan dili de aynı anda öğreniyorlar. “Dil” ve “meslek eğitimi”nin birbirinden ayrı verildiği modellerin aksine, bu yöntemle iki unsur baştan itibaren iç içe geçiyor.
Almanya, İspanya, Finlandiya ve Hollanda gibi ülkelerde, CLIL’in mesleki bağlamda nasıl etkili şekilde uygulandığına dair birçok örnek mevcut. Almanya’daki Berufssprachkurse (mesleki dil kursları), göçmenlerin aşçı, fırıncı ya da sağlık çalışanı olarak eğitildikleri sırada, işlerine yönelik Almanca öğrenmelerini sağlıyor. Bu kurslar devlet tarafından finanse ediliyor çünkü yeni gelenlerin daha hızlı iş bulmasına katkı sağlıyor. İspanya’da, Endülüs ve Katalonya gibi bölgelerdeki meslek liseleri, turizm, otelcilik ve mutfak sanatları alanlarında CLIL modülleri uyguluyor. Öğrenciler sadece tarifleri ya da güvenlik kurallarını değil, müşteri ilişkilerine dair konuşmaları da İngilizce ya da başka bir ikinci dilde pratik yaparak öğreniyor. Finlandiya ve Hollanda’daki bazı politeknik okullarda ise, uluslararası işlerde çalışacak öğrencilere yönelik olarak, meslek eğitiminde İngilizce modüller sunuluyor. Böylece öğrenciler hem teknik beceriler kazanıyor hem de gerekli İngilizce terimlerle iç içe yetişiyor.
Bu programların gösterdiği şey çok net: Özellikle yetişkin öğrenciler — başta göçmenler ya da mülteciler olmak üzere — için dil öğrenimi, gerçek hayatla ve işle bağlantılı olduğunda anlam kazanıyor.
Peki ya Amerika Birleşik Devletleri’nde durum ne?
Burada işler biraz farklı. ABD’de sayısız genel ESL programı bulunmasına rağmen, mesleki CLIL modeli sistematik olarak neredeyse hiç kullanılmıyor. Bazı topluluk kolejleri “iş yeri İngilizcesi” gibi kurslar sunsa da, bu kurslar genellikle uygulamalı meslek eğitimiyle doğrudan bağlantılı değil. “Özel Amaçlı İngilizce” (ESP) dersleri mevcut olsa da, bunlar çoğunlukla iki dilli destek veya CLIL’in yapılandırılmış aşamalarını içermiyor.
Bu da önemli bir fırsat sunuyor: Yurt dışındaki başarılı örneklerden öğrenerek, pratik meslek becerileriyle hedeflenen İngilizce eğitimini bir arada sunan eğitim merkezleri kurabiliriz. Örneğin, terzilik öğrenen bir göçmen kadın düşünün: kumaşla ilgili kelimeleri sadece bir liste üzerinden ezberlemek yerine; ölçü alıyor, kesiyor, dikiyor ve tüm bu süreçleri İngilizce ve anadilinde konuşarak öğreniyor. Ya da profesyonel olarak yemek yapmayı öğrenen bir mülteci genç: tarifleri sadece çevirmiyor; İngilizce okuyarak uyguluyor, ekip içinde çalışıyor ve gerçek mutfak dilini kullanarak iletişim kuruyor.
Göçmen nüfusunun yoğun olduğu bölgelerde bu yaklaşım büyük fark yaratabilir. Yıllarca sürecek genel ESL sınıflarına gitmek yerine, öğrenciler hem işe yarayacak düzeyde İngilizce öğrenir hem de geçimlerini sağlayacak bir meslek edinir. Yerel iş gücüne daha hızlı entegre olurlar, özgüven kazanırlar, işverenlerle bağ kurarlar. Kaynakları sınırlı olan şehirlerde ya da kasabalarda, CLIL + Bilingual (iki dilli) mesleki eğitim merkezi; hem ekonomiyi canlandırır hem de toplumsal dayanışmayı güçlendirir.
Avrupa bu fikri onlarca yıldır benimsedi; ancak ABD henüz bu alana ciddi bir yatırım yapmış değil. Bu yüzden, iyi tasarlanmış bir Bilingual CLIL Merkezi bu boşluğu doldurabilir. Sadece dil dersi vermekten daha fazlasını isteyen insanlar için gerçek bir umut olabilir. Bu yeni bir icat değil; kanıtlanmış, kapsayıcı bir fikri, ihtiyaç duyan bölgelere taşıma meselesidir.
Sonuçta dil, sadece bir ders konusu değil — hayatı kurmak için bir araçtır.
Dr. Hümeyra Türedi