Kategoriler
Tarih

Paris’in Lağımları

Paris’in kanalizasyonlarının tarihi 1370’li yıllara kadar uzanır. Farklı dönemlerde bu kanalizasyon sistemine eklemeler yapılmış ancak 18.yüzyılın sonuna gelindiğinde ıslah edilmesi gereken bir canavara dönüşmüştür. Victor Hugo, Sefiller adlı romanında bu yeri “dipsiz lağım” olarak tarif eder. Çok sevdiği Paris, bir bakıma “lağımların Paris’i”dir (s.613)


Kategoriler
Tarih

II.Joseph Reformlarına Örnek: Ekonomik Tabut

Kutsal Roma İmparatoru II. Joseph (1741-1790), Aydınlanmacı Mutlakiyetçi olarak tarif edilebilecek bir hükümdardır. Aydınlanmacı krallar, Aydınlanma çağının fikirlerinden etkilenmişler, akılcılığı benimsemişlerdir. II.Joseph da bu hükümdarlardan biridir. Hükümdarlığı süresince kilisenin gücünü azaltmak, köylülüğü feodal yüklerden kurtarmak, ticaret ve bilgi üzerindeki kısıtlamaları kaldırmak için çalışır. Bu görüşleri doğrultusunda ülkesini laikleştirmeye, liberalleştirmeye ve modernleştirmeye yönelik bazı reformlar yapar. Bu reformlardan en ilginç olanı belki de tabutlarla ilgilidir.

Kategoriler
Tarih

Victor Hugo’nun Paris’i

Victor Hugo (1802-1885), Fransız edebiyatının belki de en önemli ismidir. Fransa’nın en çalkantılı yıllarında yaşamış ve yazdığı eserlerle bu karmaşık döneme ışık tutmuş bir düşünürdür kendisi… En bilindik eseri olan Sefiller’de Napolyon sonrası Fransız toplumundaki bölünmeyi irdeler. Cumhuriyetçiler ve Kralcılar… Bonapartçılar ve Bourboncular… Zenginler ve fakirler… Soylular ve burjuvalar… Toplumdaki bu bölünmeler nelere mal olur? Fransız halkı tekrar nasıl bütünleşebilir? Bugün de yaşanan benzer sorunlara, Hugo’nun nasıl cevaplar bulduğunu irdeleyerek okuyabilirsiniz kitabı…


Kategoriler
Güncel

“Özgür” Gençlik ve Kapitalizm

“Ben özgürüm”, “bana karışma”, “bu benim hayatım”, “toplum hoşlanmıyor diye, kendimi değiştiremem”, “istediğimi yaparım” gibi sözler size tanıdık geldi mi? Eğer yakınlarınızda bir ergen varsa mutlaka duymuşsunuzdur😊


Kategoriler
Tarih

16.Yüzyıl Avrupasında Güzellik Anlayışı

16.yüzyılda, kadının beyaz tenli olması son derece önemlidir. Beyaz, ışıltı demektir. Saflık, temizlik ve “göklerden inmiş”lik metaforlarını da barındırır. Kadının üst bedeni “fildişi gibi” parlamalı, hatta “kristal kadar parlak” olmalıdır (Vigarello, 2013).


Kategoriler
Tarih

Bir Demiryolu Hikayesi: Paris-Brüksel Hattı (1846)

13 Haziran 1846 sabahında saat yedi buçukta Fransa’nın Saint-Lazare Garı’ndan üç lokomotif Brüksel’e doğru yola çıkar. Lokomotifleri uğurlamaya gelen kalabalığa büyük bir bando da müzikleriyle eşlik etmektedir. Trenler, Fransız ve Belçika bayraklarıyla donatılmıştır. Çoğu özel olarak seçilmiş, 1500’den fazla yolcu vardır. Bu coşku sadece Paris’teki garda yaşanmaz, Brüksel’de trenin varacağı noktada da hazırlıklar yapılmaktadır. Neden mi?