Kategoriler
Siyaset

Siyasetin Sembol Dili: Kimlik, Meşruiyet ve İtalyan Komünist Partisi’nin Dönüşümü

Siyaset, çoğu zaman maddi olmayan, ancak etkisi son derece somut olan süreçlerle işler. Bu süreçlerin başında ise semboller gelir. David Kertzer’in Politics and Symbols adlı çalışmasında belirttiği gibi, siyaset sadece sembollerle bezenmiş değil, başlı başına sembolik bir faaliyettir. Siyasal kimlikler, bayraklar, isimler, törenler, renkler, lider imajları gibi araçlar aracılığıyla varlık kazanır. Siyasal gruplar arasındaki ayrımlar da, bu sembolik yapılar aracılığıyla inşa edilir ve yeniden üretilir.

Kategoriler
Siyaset

Siyasal Kültürün İnşası ve Dönüşümü: Semboller, Değerler ve Katılımın Rolü Üzerine

Siyaset yalnızca kurumlar, yasalar ve aktörler düzeyinde değil; aynı zamanda duygu, değer ve semboller düzeyinde de işleyen bir sistemdir. Dennis Kavanagh, siyasal kültürün analizinde sembollerin, törenlerin, tarihsel anlatıların ve kolektif hafızanın önemine dikkat çeker. Siyasal kimlikler, soyut fikirlerin değil; somut sembollerin, duygusal aidiyetlerin ve kültürel temsillerin etrafında şekillenir.


Kategoriler
Tarih

Gölgeden Gelen Adam: Eugène François Vidocq

Bazı hayatlar vardır ki, kader onları ne yapsa sıradanlaştıramaz. Ne sürgünler, ne zincirler, ne karanlık sokaklar… Eugène François Vidocq’un hikâyesi, suç ile adaletin birbirine dokunduğu bir puslu aynada başlar. Bir zamanların dolandırıcısı, gün gelir Fransa’nın en korkulan dedektifi olur. Bu, gölgelerin içinden yürüyerek çıkan bir adamın, kendi karanlığıyla yüzleşerek aydınlığa uzanmasının öyküsüdür.


Kategoriler
edebiyat Siyaset

II. Abdülhamid’in Polisiye Tutkusu ve Osmanlı Edebiyatına Etkileri

II. Abdülhamid, Osmanlı tarihinin en tartışmalı padişahlarından biridir. Tüm bu tartışmalar bir kenara bırakılırsa, kültürel hayata etkisinin düşündüğümüzden çok daha fazla olduğu görülür. Özellikle polisiye romanlara olan ilgisi, yalnızca kişisel bir zevk değil, aynı zamanda dönemin edebiyatını etkileyen bir yönlendirme aracı olmuştur. Bu makalede, II. Abdülhamid’in polisiye romanlara olan ilgisini, Sherlock Holmes sevgisini ve Osmanlı’da polisiye türünün gelişimine yaptığı katkıyı irdeleyelim.


Kategoriler
Siyaset

Travma ve Kimlik: Almanya’da Hava Bombardımanlarının Toplumsal Belleğe Yansıması

Susanne Vees-Gulani’nin Trauma and Guilt: Literature of Wartime Bombing in Germany (2003) adlı çalışması, II. Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın maruz kaldığı hava bombardımanlarının toplumsal, psikolojik ve edebi boyutlarını derinlemesine inceler. Yazar, savaş sonrası Almanya’sında sessizlik, suçun inkarı ve yeniden inşa süreci üzerinden travmanın bireysel ve kolektif bellekle ilişkisini kurar.


Kategoriler
Siyaset

İbn Haldun ve Winckelmann Üzerinden Karşılaştırmalı Bir Perspektif

Johann Joachim Winckelmann’ın (1717-1768), Antikçağ Sanat Tarihi adlı eserinde dile getirdiği görüşler, 14. yüzyılda İslam düşüncesinde önemli bir yere sahip olan İbn Haldun’un görüşleriyle dikkate değer paralellikler arz eder. Bu makalede, Winckelmann ile İbn Haldun’un iklim, fiziksel yapı ve dile dair görüşlerine kısaca göz atalım.


Kategoriler
Gezi yazısı Tarih

PELEŞ SARAYI

Avrupa’nın kalbinde, Romanya’nın büyüleyici Karpat Dağları’nın eteklerinde saklanmış olan Peleş Sarayı, tarih, sanat ve doğanın bir araya geldiği bir eserdir. 19. yüzyıl Avrupa mimarisinin en etkileyici örneklerinden biri olan bu saray, yalnızca Romanya’nın değil, tüm Avrupa’nın kültürel mirasında özel bir yer edinmiştir. Tarihsel öneminin yanı sıra, zarif tasarımı ve büyüleyici atmosferi ile Peles Sarayı, ziyaretçilerine adeta bir peri masalının içindeymiş hissi uyandırır.

Sarayın tarihsel arka planına bakarsak, Romanya krallığından bahsetmek gerekir. 1881 ile 1947 yılları arasında hüküm süren Romanya Krallığı, 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı sonucu  kurulur. Romenler, ülkelerini kurmuştur ancak bir krala ihtiyaçları vardır. Alman Prensi Charles Hohenzollern-Sigmaringen’a teklif götürürler ve Alman Prens, I. Carol adıyla Romanya’nın ilk kralı olur.


Kategoriler
edebiyat

Bir Aşk Hikayesi: Bonmarche

Emile Zola’nın “Kadınların Cenneti” adlı eseri, 19. yüzyıl Paris’inde büyük mağazaların yükselişini ve bu mağazaların kapitalist sistem içindeki rolünü gözler önüne serer. Zola, bu eserinde sadece ticaretin değil, aynı zamanda kadınların ve modanın da kapitalizmin gelişimindeki önemini vurgular.