Kategoriler
Siyaset

Atom Bombasıyla Gelen Hayaller

1945 yılında ABD, önce Hiroşima’ya sonra Nagazaki’ye atom bombalarını atar. Dünya şaşkınlık içindedir ve insanlar ilk başta ne düşüneceklerini bilemez. Bombanın zararları üzerinde fazla durulmaz. O dönemdeki şartlar, basına uygulanan sansür ve haberleşmede Müttefik hegemonyası düşünüldüğünde, bu durum mantıklı karşılanabilir. Ancak Japonya’dan gelen haberler yaygınlaştıkça dünyada korku oluşmaya başlar. Bu haberlerde, Hiroşima ve Nagazaki’de enkaz kaldırma çalışmalarına giden işçilerin dahi öldüğü yazmaktadır. Ancak bu haberler, Amerikalılar tarafından yalanlanır ve haberlerin Japonların kara propagandası olduğu söylenir. Amerika’nın amacı atom bombasının bir konvensiyonel silah olarak kabul edilmesidir.

1945 yılında ABD, önce Hiroşima’ya sonra Nagazaki’ye atom bombalarını atar. Dünya şaşkınlık içindedir ve insanlar ilk başta ne düşüneceklerini bilemez. Bombanın zararları üzerinde fazla durulmaz. O dönemdeki şartlar, basına uygulanan sansür ve haberleşmedeki Müttefik hegemonyası düşünüldüğünde, bu durum mantıklı karşılanabilir. Ancak Japonya’dan gelen haberler yaygınlaştıkça dünyada korku oluşmaya başlar. Bu haberlerde, Hiroşima ve Nagazaki’de enkaz kaldırma çalışmalarına giden işçilerin dahi öldüğü yazmaktadır. Ancak bu haberler, Amerikalılar tarafından yalanlanır ve haberlerin Japonların kara propagandası olduğu söylenir. Amerika’nın amacı atom bombasının bir konvansiyonel silah olarak kabul edilmesidir.


Dünyada atom kuvveti konusunda pembe hayallere dalan gazetelerden biri de Cumhuriyet gazatesidir. Gazete, Japon şehirlerindeki yıkımla ilgili haberler verse de atom kuvvetinin yararlarını da öne çıkarır. Örneğin gazete, atom kuvveti ile hava şartlarının suni olarak istenildiği tarzda değiştirilebileceğini yazmaktadır. En kalın buz tabakaları atom obüsü ile eritilebilecek ve kutup bölgelerinden bu suretle gemilerin geçmesi mümkün olacaktır. Bu özellik ayrıca insanların kutup bölgelerindeki madenlerden faydalanabilmelerini temin edecektir. Gelecek nesillere “maddi terakkiler alanında tahayyül edilemeyecek kadar iyi bir istiklal yolu” açılmış olacaktır. Atomun gücü, insanlığın bedeni olarak çalışmasına yer bırakmayacaktır. İşitilmemiş zenginlikler sağlanacak ancak esir gibi de çalışmayacaktır[1].

Bu teknoloji sayesinde ileride motor yumruk büyüklüğünde olacak; uçak, bir tuğla büyüklüğünde yakıt ile dünyayı birkaç kere dolaşabilecektir. Sudan elektirik elde edilmesi ise lüzumsuz hale gelecektir. Bu keşif, elektriğin keşfini bile geride bırakmıştır. Salgın hastalıklar ve mikroplar yok edilebilecektir. Kısa zamanda, Jules Verne’in hikayelerinin gerçek olacağı söylenir[2]. Artık dünya “atom medeniyeti”ne girmiştir. Atom enerjisinden istifade edildiğinde, dünya adeta bir masal alemi manzarasına sahip olacaktır. Petrol ya da kömür var mı düşünülmeyecek, hatta atom isterse kurşunu altın yapabilecektir. Madencilik dahi ortadan kalkacaktır[3].

Atom kuvveti, dünyadaki yiyecek sıkıntısına da çözüm olacaktır.  Atom kudreti; kömür, petrol, gaz ve elektriğin aksine taşınması gayet kolay ve ucuz bir enerjidir. Böylece yiyecek fiyatları son derece azalacaktır. Su bulmak için de atom kudreti kullanılabilecektir. Mesela Sahra Çölü’nde toprağın 2 km altında belki de bir su tabakası vardır ve bu su tabakası Sahra’yı bir sebze bahçesi haline getirebilir. Burada gerekli olan yegane şey bu suyu toprak üzerine çıkaracak kuvvettir. Atom kudreti, bu işi pekala görebilir. İlginç bir şekilde gazetede,  “Yiyecek maddelerini mesela taşlardan bile imal edebiliriz” gibi bir düşünce dahi yazmaktadır[4]

Bu hayallerin üzerinden 70 yıldan fazla geçer… Atom, istenilen sihirbazlığı gerçekleştirememiş görünüyor. Bu hayaller, atom bombasının zararlarını görünmez yapmanın bir paravanı olarak ABD tarafından mı yaygınlaştırıldı? Cumhuriyet gazetesi, atom bombası aleyhine yazarak, büyük müttefiki kızdırmak istememiş olabilir. Zira hükümet, kendi politikası dışında herhangi farklı bir görüşün dillendirilmesine o dönemde izin vermez. Peki hükümet, atom bombası ile ilgili ne düşünmektedir? Ağustos 1945’ten 1946 Aralık sonuna kadar, gazetede konuyla ilgili hükümetin tek bir demecine bile rastlanmaz. Halbuki o dönemde İngiltere’de çıkan gazeteler, İngiliz kralının, başbakanın ve bakanların demeçlerine ve nutuklarına yer vermektedir. Gerçi bu demeçlere Cumhuriyet gazetesinde de rastlanmaktadır. Ancak kendi ülkemizin başbakanı, cumhurbaşkanı ve bakanlarının atom bombası ile ilgili tek bir kelimesi gazetede yer almaz.

O dönemin, farklı bir gazetecilik anlayışı ve devlet uslübu varmış anlaşılan!

Yararlanılan kaynaklar

Bingham, Adrian (2012), ‘The monster’? The British popular press and nuclear culture, 1945–early 1960s, The British Journal for the History of Science, Vol. 45, No. 4, , pp. 609-624.

Yavuz, U . (2016). II. Dünya Savaşı’nın Cumhuriyet ve Tan Gazetelerinde Temsili . Karadeniz Teknik Üniversitesi İletişim Araştırmaları Dergisi, 6 (1), 2-31.


[1] 10 Ağustos 1945

[2] 27 Kasım 1946

[3] 5 Aralık 1946

[4] 6 Eylül 1945

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir