Kategoriler
Siyaset Tarih

Atom Bombası Düştükten Sonra…

6 Ağustos’ta Hiroşima’ya atılan atom bombası, insanlık tarihindeki nükleer silah çağını da başlatmış olur. Bundan sonra devletler, silah yarışına girerek, kaynaklarını en yok edici silahı icat etmek için kullanmaya başlarlar. Bu silahlanmanın insanlığın zararına olduğunu anlatmak için belki de atom bombasının neden olduğu yıkım ve travmayı daha fazla dile getirmek gerekir.

6 Ağustos’ta Hiroşima’ya atılan atom bombası, insanlık tarihindeki nükleer silah çağını da başlatmış olur. Bundan sonra devletler, silah yarışına girerek, kaynaklarını en yok edici silahı icat etmek için kullanmaya başlarlar. Bu silahlanmanın insanlığın zararına olduğunu anlatmak için belki de atom bombasının neden olduğu yıkım ve travmayı daha fazla dile getirmek gerekir.


Atom bombası önce Hiroşima’ya ve sonrasında Nahazaki’ye 1945 yılında atıldı. Ancak yaşanan yıkımı sadece 1945 yılına ait olarak düşünmek yanlış olacaktır. Çünkü bombaya maruz kalan insanlar, bugün bile hala farklı bir sosyal gurup olarak yaşamlarını sürdürmekte… Japonya’da bu vahim olayın fiziksel ya da psikolojik etkilerini taşıyan insanlara hibakusha denir. Nükleer bombanın sonuçlarını yaşayan dünyadaki tek insan grubu…

Atom bombasının yıkıcı etkisinin, hibakushalar sayesinde daha iyi anlaşıldığını söylemek gerekir. Bu sorumluluğun bilinciyle hibakushalar, konu hakkında yazıyor, çiziyor ve insanlığı uyarıyor. Ancak tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış misali, bu durumun nükleer silah üreticisi güçlerin umurunda olduğunu söylemek mümkün değil…

Hiroşima ve Nagasaki’ye atom bombası atıldığı zaman bu iki şehirde, kadın ve çocuk nüfusu fazladır. Zira erkeklerin büyük çoğunluğu cephededir. Bomba iki şehre düştüğü sırada, insanlar genellikle evlerinde, fabrikalarda ve okullardadır. Aniden yangın fırtınalarına yakalanırlar.  Bomba nedeniyle yaralananlar, ilk anda tedavi edilemezler ve sağ kaldıkları yerde geceyi geçirmek zorunda kalırlar. Çoğu ölür. Sıfır noktasında, yani patlamanın gerçekleştiği 1 kilometrelik alanda bulunanlar, özellikle de herhangi bir kalkan olmadan yollarda ve zeminde açık havada bombaya maruz kalanlar; hemen ölürler. Bu insanların bedenleri, patlama ile duvarlara çarpmıştır. İskeletlerde kırıklar ve bedenlerde yırtılmalar görülür.  Yangının ve yangın rüzgarının etkisiyle, insanlar kemiklerine kadar yanar. Şehirlerde Japon ahşap evleriyle dolu yerleşim alanlarının hepsi yanar. Ertesi güne kadar devam eden yangın fırtınaları sonunda 4 km yarıçapındaki şehir alanları dümdüz olur. Patlama rüzgarının etkisiyle annelerinin sırtında geleneksel Japon tarzıyla taşınan bebeklerin kafaları kopar. Anneler de az sonra ölür.

Sıfır noktasında hayatta kalan insanlar çoğunlukla kalın duvarlara sahip beton bir binanın içinde veya bir bodrum katında çalışanlardır. Diğer bazı kurtulanlar, hava saldırısı sığınaklarında tesadüfen bulunanlardır. Isı ışınları, kalın duvarlar tarafından bir şekilde engellenebilmiştir. Ama bu insanlardan sadece birkaç yüz kişi vardır. Hayatta kalanların çoğu da hasarlı evlerden gelen enkaz ve cam parçaları nedeniyle ağır yaralanmıştı.

Sağlık ekiplerinin ölmesi ve hastanelerin yıkılması, tıbbi yardım bulmayı imkansızlaştırır. Tıbbi personelin, doktorların, hemşirelerin ve eczacıların %90’ından fazlasının öldüğü Hiroşima’da durum çok ağırdır. Birkaç gün sonra hayatta kalan sağlık personeli ve tıp öğrencileri, sokaklarda ilk yardım istasyonları açarlar. Birkaç küçük kurtarma ekibi, klinik faaliyetlerine başlar. Patlama rüzgarına bağlı ciddi kırıkları olanlara bazı cerrahi operasyonlar yapılır.

Birinci ve ikinci günlerde hayatta kalan birçok kişi, şiddetli kırıklar, çıkıklar, karın yırtılmaları, göğüs delinmeleri, kafa derisi ve beyin hasarı gibi yaralanmalardan ve ayrıca dehidratasyon ile gıda malzemesi eksikliğinden kaynaklanan şiddetli kanamalar nedeniyle ölmeye başlar. Şiddetli cilt yanığı için de yeterli bir tedavi yoktur.

Atom bombalarından sonraki ilk günlerde, birçok doktor radyasyona bağlı rahatsızlıkların semptomlarını tanımlamakta zorlanır. Bombaların nükleer olduğunu ve radyasyonun insanlar için tehlikeli olduğunu bile bilmiyorlardır. Bu zorluk birkaç hafta sonra patologların otopsi çalışmalarıyla çözülür. Doktorlar, genbaku-shou (atom bombası semptomları) veya genshi-byou (atom hastalığı) gibi terimleri kullanmaya başlarlar.

Radyasyon konusundaki bu bilinmezlik, bombalardan hemen sonra bölgeye yardım için gelenlerin de rahatsızlanıp ölmesine neden olur.

Çoğu doktor saç dökülmesinin, radyasyonun bir sonucu olduğunu açıkça fark etmese de, tüm doktorlar ve hatta kurbanların kendileri, saç dökülmesinin ölümün yakında takip edeceğini gösteren en erken işaret olduğunu anlamaya başlar. Bu nedenle, saç dökülmesi hibakusha için en korkunç işaret olur. Her sabah sağlam olduklarını doğrulamak için saçlarını çekmeye başlarlar.

Saç dökülmesi dışında, başka belirtiler de vardır. Mesela cilt sorunları (mor renkli kanlı lekeler gibi), kanlı tükürük ya da kanlı ishal… Yüksek ateşle gelen titreme ve terleme…

Hayatta kalanlar yavaş yavaş kendilerine hibakusha demeye başlarlar. Şehir memurları, tıp doktorları ve sıradan vatandaşlar da bu terimi kullanır. Bombalamalardan sonraki beş yıl boyunca, her iki şehrin hibakushaları arasında genellikle çalışma isteği kaybı ve duygusal uyuşukluk görülür. Bu zihinsel durum, Nagasaki Tıp Fakültesi’ndeki psikiyatristler tarafından analiz edilir. Bu rahatsızlığı, genbaku bura-bura byo (atom bombası uyuşma sendromu) olarak adlandırırlar. Ezici bir ölçekte felaket yaşamak, kendi vücutlarında hasar, aile üyelerinin ölümü ve ölüme yakınlık hissinin bu sendromu tetiklemiş olabileceği belirtilir. Bu insanlar, acı içinde ölen, yardım isteyen ve bir yudum suya muhtaç insanları görmüşlerdir, ama kendi hayatta kalmaları için onları görmezden gelmek zorunda kalmışlardır. Psikolojik hasarları o kadar şiddetlidir ki, hayatta kalanların neredeyse tamamı “hala hayatta olmamıza rağmen biz de öldük” hissine kapılmıştır. Bu olumsuz duyguya, “yaşamda ölüm” adı verilir (Lifton 1991).

Hem Hiroşima hem de Nagazaki’de, birçok hamile kadının çeşitli oranlarda radyasyona maruz kalmasıyla, yeni doğanlarda malformasyon sıklıkla gözlenir.

Bombalamalardan üç yıl sonra, hibakusha ilk kötü huylu hastalıkla karşılaşır: lösemi. Lösemi, atom bombası radyasyonuna bağlı en erken ortaya çıkan kötü huylu hastalık olarak sınıflandırılır. Bu etkiyi birçok kanser türü izler.

Hibakusha’nın yaş ortalamasının 82’ye ulaştığı 2018’de bile, tüm kanser türlerinde hala bir düşüş görülmez. Bugün, 200.000’den fazla kişiden oluşan ikinci nesil nüfusun, altmışlı yaşlarında hala kansere eğilimi bulunuyor. Eğer yapılan araştırmalar doğrulanırsa, atom bombasının insan genlerini hedef alan ve kötü huylu hastalıkların kalıtsal bulaşmasını sağlayan bir silah olduğu sonucu ortaya çıkabilir.

Birinci nesil hibakusha nüfusu muhtemelen 2045 civarında yok olacak. Radyasyona bağlı hastalıkların ikinci nesil hibakusha’ya genetik olarak bulaştığı gelecekte kanıtlanırsa, atom bombalarının bu insanları sonsuza dek etkilemeye devam edeceği anlaşılacak.

Bombardımanlardan sonra hibakusha’nın hayatı, ölüm korkusuyla doludur. Japonya’nın teslimiyetinin ardından hibakusha, evlerini yeniden inşa etmek, ailelerini korumak, yeni işler bulmak, kasabalarını yenilemek gibi ağır bir yükün altına girer. Ülkelerinin ABD tarafından işgal altında olması ise maddi ve manevi ayrı bir yaradır.

Atom bombasının sebep olduğu bu yıkımın ardından, hiçbir kişi veya devlet, nükleer caydırıcılık politikasının üstesinden gelmek için yeni bir siyasi yaklaşım henüz geliştiremedi. Bu nedenle hibakusha, dünyaya yaşadıklarıyla örnek oluyor. Siyasetçilere ve diğer karar alıcılara sorumluluklarını hatırlatıyor. Hibakusha, gerçek nükleer saldırı deneyimine sahip tek insan grubu ve söylediklerine kulak vermek gerekiyor.

Dr. Hümeyra Türedi

Yararlanılan Kaynaklar

Lifton, R. J. 1991. Death in Life: Survivors of Hiroshima. Chapel Hill: University of North Carolina Press

Masao Tomonaga (2019) The Atomic Bombings of Hiroshima and Nagasaki: A Summary of the Human Consequences, 1945-2018, and Lessons for Homo sapiens to End the Nuclear Weapon Age, Journal for Peace and Nuclear Disarmament, 2:2, 491-517,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir