Kategoriler
Sanat

Türk Musikisi ve Müzikle Tedavi

Müzikle tedavinin Orta Asya’nın Şaman geleneklerine kadar uzandığını söyleyerek söze başlayalım. Şamanlar, hastalıkların insan bedenine giren kötü ruhlardan kaynaklandığına inanırlarmış ve onları kovmak için müzikli törenler düzenlerlermiş. Bu noktada; Antik Yunan’da, Roma’da, Eski Çin ve Mısır’da da müzikle tedavinin denendiğini söylemek gerekir.

Müzikle tedavinin Orta Asya’nın Şaman geleneklerine kadar uzandığını söyleyerek söze başlayalım. Şamanlar, hastalıkların insan bedenine giren kötü ruhlardan kaynaklandığına inanırlarmış ve onları kovmak için müzikli törenler düzenlerlermiş. Bu noktada; Antik Yunan’da, Roma’da, Eski Çin ve Mısır’da da müzikle tedavinin denendiğini söylemek gerekir.


Sonraki dönemlerde, İslam dininin hüküm sürdüğü bölgelerde de musiki ile tedavinin uygulandığı görülür. Müzik, özellikle akıl hastalarının tedavisinde kullanılan bir yöntem haline gelir. Bu konuda kitaplar yazılır, üzerinde detaylı çalışmalar yapılır. Örneğin, Farabi’nin (870-950) Musiki’ül Kebir adlı eserinde bu konu ele alınır. Farabi; kitabında, seslerin doğası, oluşumu, melodilerin nevi, vezinler, müzik aletleri gibi konularda bilgi verir.

İbni Sina da (980-1037) Kitab-üş-Şifa ve Kitabü’n-Necat adlı eserlerinde müziğin insan sağlığı üzerindeki etkisine yer verir. Kitaplarında Farabi’nin fikirlerini geliştirir ve müziğin fizik, matematik, astronomi ile ilişkisine değinir. Er-Razi’nin de (854-932) bu konuda çalışmaları olduğunu hatırlatalım (Ak, 2017: 135).

Farabi’nin Musiki’ül Kebir kitabına göre bazı makamların insan psikolojisine etkileri şu şekildedir:

  1. Rast makamı: İnsana sefa (neşe-huzur) verir.
  2. Rehavi makamı: İnsana beka (sonsuzluk fikri) verir.
  3. Kuçek makamı: İnsana hüzün ve elem verir.
  4. Büzürk makamı: İnsana havf (korku) verir.
  5. Isfahan makamı: İnsana hareket kabiliyeti, güven hissi verir.
  6. Neva makamı: İnsana lezzet ve ferahlık verir.
  7. Uşşak makamı: İnsana gülme hissi verir.
  8. Zirgüle makamı: İnsana uyku verir.
  9. Saba makamı: İnsana cesaret, kuvvet verir.
  10. Buselik makamı: İnsana kuvvet verir.
  11. Hüseyni makamı: İnsana sükûnet, rahatlık verir.
  12. Hicaz makamı: İnsana tevazu (alçakgönüllülük) verir (Ak, 2017: 132).

Fârâbi, makamların günün zamanına göre yaptığı psikolojik etkileri de şu şekilde göstermiştir:

  1. Rehavi makamı: Yalancı sabah vaktinde etkili
  2. Hüseyni makamı: Sabahleyin etkili
  3. Rast makamı: Güneş iki mızrak boyu iken etkili
  4. Buselik makamı: Kuşluk vaktinde etkili
  5. Zirgüle makamı: Öğleye doğru etkili
  6. Uşşak makamı: Öğle vakti etkili
  7. Hicaz makamı: İkindi vakti etkili
  8. Irak makamı: Akşamüstü etkili
  9. Isfahan makamı: Gün batarken etkili
  10. Neva makamı: Akşam vakti etkili
  11. Büzürk makamı: Yatsıdan sonra etkili
  12. Zirefkend makamı: Uyku zamanı etkilidir (Altınölçek, 1998: 61).

Makamlar ve çeşitli hastalıklar arasında da ilintili kurulmuştur:

1.Rast makamı: Felç illetine devadır.

2. Irak makamı: Durgun, kafası çalışmayanlara faydalıdır.

3.İfahan makamı: Zihni açar, zekayı artırır.

4.Zirefkend makamı: Sırt, masfsal ağrılarına ve kulunca faydalıdır.

5.Rehavi makamı: Baş ağrısına ve hafakana devadır.

6.Büzürk makamı: Ateşli hastalıklara iyidir. Zihni temizler, vesvese ve korkuyu def eder.

7.Neva makamı: Kadın hastalıklarına iyidir.

8. Zengule makamı: Kalp hastalıklarına devadır.

9.Hicaz makamı: İdrar zorluğuna iyi gelir.

10. Buselik makamı: Kulunç, bel ağrısına iyi gelir.

11. Uşşak makamı: Uyku getirir. Rehavet vericidir.

12. Hüseyni makamı: Kalp, karaciğer, mide ve sıtma hastalıklarına iyidir. (Ak, 2017: 163).

Ayrıca musikideki makamların insanların doğasına olan etkileri, burçlara göre de incelenmiştir. Örneğin Kova burcunda iseniz, Neva makamının sizin böbreklerinize, omurilik, kalça ve uyluk bölgelerinize etkisi vardır. Bu makam, üzüntünüzü giderir ve lezzet verir. Kötü fikirleri kovar, cesaret ve yiğitlik verir, gönül sevinci oluşturur. Kuvvet ve kahramanlık duyguları meydana getirir. Akıl hastalarının tedavisinde faydalıdır.

Koç burcunda iseniz Rast makamı, kemik, beyin ve yağlara etkilidir. Fazla uyumayı engeller. Düşük nabzın yükselmesine yardımcı olur. Çocuk bünyesindeki dengesizlikleri düzeltir. Gündüzleri ve özellikle Salı günleri etkilidir. Felç illetine devadır. Başa, göze ve kaslara tesiri vardır.

Terazi burcundakilerin baş ağrılarına, burun kanamaları, ağız çarpıklığı ve balgamdan gelen hastalıklara Rehavi makamı iyi gelir. Doğuma yardımcıdır. Sonsuzluk ve yer çekiminden kurtulma duygusu vardır.

Balık burcu iseniz, Uşşak makamı Perşembe günü etkilidir. Kalp, ayak rahatsızlıklarına faydalıdır. Gülme, sevinç, kuvvet ve kahramanlık duyguları verir. Ayak ağrılarına da faydalıdır.

Akrep burcundakilerin karaciğer, kalp ve ruhlarındaki rahatsızlığı söndüren ise Hüseyni makamıdır. Mide hararetini giderici özelliği vardır. Barış duygusu verir. İç organlara etkilidir. Otistik ve spastik hastalara da faydalıdır.

İkizler burcundakiler, eğer ateşli hastalık geçirirlerse vücutlarını koruyacak olan İsfahan makamıdır. Ense, boyun, omuzlar ve sol dirsek için etkilidir. Güven hissi, uyum sağlama, hareket yeteneği, zihin açıklığı, gönül yenileme, düzgünlük verme, zekayı açma ve hatıraları tazeleme özelliği vardır.

Bu şekilde uzayıp giden bilgileri, bahsi geçen alimlerin eserlerinde detaylıca bulmak mümkün…

Selçuklular döneminde, müziğin sağlık üzerindeki etkileri konusunda başka çalışmalar da yapılmıştır. Şam, Kahire ve Bursa’da tesis edilen akıl hastanelerinde müzikle tedaviye yer verildiği ve bu tedavinin Avrupa’dan çok önce başladığı yazılı eserlerde tespit edilmiştir (Ak, 2017: 140). Örneğin, Selçukluların ilk hastanesi olarak bilinen Şam’daki Nureddin Darüşşifası’nda (1154), hekimbaşı Abdülmecid Efdalü’d-Devle Muhammed bin Abdullah el-Bahili’nin müzisyen olduğu ve tedavi yöntemi olarak müziği kullandığı bilinmektedir. 1648 yılında hala hizmete devam eden bu hastaneyi Evliya Çelebi’nin ziyaret ettiği görülür. Evliya Çelebi, “hastaların gamını def için günde üç defa güzel sesli hanendeler ve sazendelerin fasıllar yaptığı”ndan bahseder (Ak, 2017: 142). Bundan başka, Kayseri’deki Gevher Nesibe Şifahanesinde (1206) yer alan bimarhanede (akıl hastanesi) uzun bir koridor mevcuttur ki bu koridorun kavislerinde karşılıklı delikler bulunur. Bu deliklerin hoparlör görevi görerek, seslerin geçirgenliğini sağladığı ve müziğin bu şekilde akıl hastalarının tedavisinde kullanıldığı tespit edilmiştir (yazının sonundaki fotoğraflar, bugün müzeye dönüştürülen bimarhaneden). Ayrıca Divriği Ulu Cami Şifahanesi’nde (1228) ve Amasya Darüşşifası’nda (1308) da müzikle tedavi uygulandığı, kayıtlarda mevcuttur.

Osmanlı Devleti döneminde de müzikle tedavi yönteminin kullanıldığına dair bilgiler vardır. Örneğin İbn-i Sina’nın Kanun adlı eseri üzerinde çalışan Hekimbaşı Gevrekzade Hasan Efendi, Emraz-ı Ruhaniye-i Negamat-ı Musikiye İle Tedavi adlı bir kitap yazmıştır. Müziğin; özellikle durgun, hayata küskün ve çevreye ilgisiz hastalar üzerinde etkili olduğunu söyler (Erer ve Atıcı, 1980: 30). Büzürk makamının halsizliği ortadan kaldırdığından, İsfahan makamının zeka ve zihin açıklığı verdiğinden, soğuk algınlığına iyi geldiğinden söz eder. Ayrıca makamların farklı halkların üzerinde farklı etkilerinin bulunduğuna da işaret etmiştir. Irak makamının Acemler; Uşşak makamının Türkler; Buselik makamının da daha çok Rumlar üzerinde etkili olduğunu söyler. Ayrıca Fatih Darüşşifası (1470), Edirne II. Bayezid Darüşşifası (1488) ve Süleymaniye Darüşşifası (1557), müzikle tedavi uygulayan bazı önemli Osmanlı dönemi hastaneleri olarak sayılabilir.

Müzikle tedavi ile ilgili araştırmalar, modern zamanlarda da devam etmiştir. 20.yüzyılda konu ile ilgili ilk panel, 1937 yılında New York şehrinde düzenlenir. Bu dönemde ilk müzikle tedavinin 1947’de Michigan Devlet Hastanesi’nde başladığı kabul edilir. 1980’de ise Amerikan Müzik Terapi Birliği, müzikle tedaviyi bir bilim dalı olarak kabul etmiştir (Erer ve Atıcı, 1980: 29). Müzik sayesinde özellikle depresyondaki kişilerin iyileşme hızının arttığı, gece apnesi, melankoli, saldırganlık, anksiyete gibi şikayetlerin azaldığı görülmüştür.

Ayrıca okullarda müziğin hayatın içine katılması, öğrenciler için faydalı bir ortam oluşturulmasına yardımcı olur. Örneğin; öğrencilere verilen yarım saatlik günlük konserlerin okullarda neşeli bir atmosfer oluşturduğu, bu dinletilerin huzursuz ve hareketli öğrenciler üzerinde olumlu tesirler bıraktığı görülür (Ak, 2017:242-245). Bu mini konserler sayesinde, duygusal ve davranışsal bozukluğu olan öğrencilerin güven duyma, motivasyon sağlama ve sosyalleşme gibi kazanımlara ulaştığı da tespit edilmiştir (Sezer, 28).

Bugün müzik terapisi olarak adlandırılan bu alanda daha çok araştırmaya ihtiyaç var. Bugüne kadar yapılan araştırmalar, müziği amaçlı bir şekilde hayatın içine entegre etmenin önemini göstermekte… Bu konuda öncü olunabilecek bir birikime sahip miyiz? Türk musikisi üzerine yapılan geçmiş araştırmaları derinleştirebilir miyiz? Müzik terapisi alanında, Türk musikisini öne çıkartabilir miyiz? Neden olmasın…

Dr.Hümeyra Türedi

Fotoğraflar: Kayseri Selçuklu Müzesi

Yararlanılan Kaynaklar:

Ak, A.Ş. (2017). Avrupa ve Türk-İslâm Medeniyeti’nde Müzikle Tedavi Tarihi, Gelişimi ve Uygulamaları, İstanbul: Ötüken Yayınları.

Altınölçek, H. (1998). Bir İletişim Aracı Olarak Müzik ve Müzikle Tedavi
Yöntemleri, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Yayımlanmamış Doktora Tezi.

Erer, S. ve Atıcı, E. (2010). Selçuklu ve Osmanlılarda Müzikle Tedavi
Yapılan Hastaneler. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 36 (1) 29-32.

Kayseri Selçuklu Müzesi

Sezer, F. (2009). Müzikle Terapinin Sınav Kaygısı, Öfke ve Psikolojik Belirtileri Üzerindeki Etkisi. Doktora Tezi. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir