Kategoriler
Siyaset

Sömürgecilik Tartışmaları

Sömürgecilik ve sömürgeci bakış açısı… Bu makalede, sömürgeciyi ve sömürüleni inceleyen post-sömürgeci çalışmalardan bazılarına kısaca göz atacağız.

Sömürgecilik ve sömürgeci bakış açısı… Bu makalede, sömürgeciyi ve sömürüleni inceleyen post-sömürgeci çalışmalardan bazılarına kısaca göz atacağız.


Aijaz Ahmad’in 1987 yılında yayınlanan “Jameson’s Rhetoric of Otherness and National Allegory” adlı makalesi ile başlayalım… Çünkü bu makale, alanın önemli mihenk taşlarından. Aijaz Ahmad, makalesini, Maksist edebiyat eleştirmeni Fredric Jameson’un “The Third World Literature in the Era of Multinational Capital” adlı çalışmasına bir cevap olarak yazar. Makale, iki Marksistin kapışması gibidir. Bu noktada, makalenin ufuk açıcı özelliğini belirtelim.

Neler yazmıştır Aijaz Ahmad? Öncelikle Jameson’un sömürgeci anlayışın tuzağına düştüğünü iddia eder. Çünkü Jameson, makalesinde Birinci, İkinci ve  Üçüncü Dünya ülkelerinden bahsetmektedir. Ancak Ahmad’a göre böyle bir ayrımdan bahsetmek sömürgeci anlayışın tekrar üretimi gibidir (s.5). Ayrıca Jameson’un üçüncü dünya edebiyatını, aynı ve tek bir edebiyat olarak görmesi de Ahmad’a göre Jameson’un başka bir hatasıdır. Ahmad, “Birinci dünya ne zaman birinci oldu?” sorusunu sorar. “3. Dünyada yazılan bir yazı ne zaman 3. Dünya literatürü başlığı altına girer?” sorusuna da cevap arar. Mesela İncil de 3. Dünya olarak adlandırılan yerden çıkmıştır. Dolayısıyla İncil’e de 3. Dünya’ya ait olma damgası mı vurulmalıdır? (s.11).

Ahmad, sömürgeciliğin sürmesini ve sömürgelerin “geri kalmış”lık etiketini bir türlü üzerinden atamamasının nedenini, dil üzerinde Avrupalıların sahip olduğu hegemonyaya bağlar. Ahmad, her Asyalı veya Afrikalı bilim insanının en az bir Avrupa dilini bilmek zorunda olduğunu söylemektedir. Çünkü Asya ve Afrika dillerine çeviri çok az yapılır. Bu durum da Avrupa’nın hakimiyetini sağlamlaştırır. Yani dili öğrenilmeyen ülkelerdeki bilim insanlarının söylediklerini kimse duymaz (s.4).

Abul R. Jan Mohammed  ve David Lloyd tarafından yazılan “Introduction: Toward a Tehory of Minority Discourse: What is to be done?” adlı çalışma da alanda bir başka önemli çabadır. Avrupa merkezli hümanizm (Eurocentric Humanism) kavramını ortaya atarak, “Bizler sürekli Avrupa dillerinde yazıp, Avrupa’nın doğrularını ve entellektüel düşüncelerini konuşmaktayız. Sürekli öteki rolünü oynamaya mahkumuz” demektedirler. Evrensel hümanizmin, insanları sömürmek için icat edildiğinden bahsederler. Hümanist projenin bazı yazıları dışlayıp bazılarını kabul ettiğini ve böylece azınlıkların bir araya gelmesinin engellendiğini düşünürler (s.2, 3, 6). Bu noktada, Sandra Harding’in “bilimsel cahillik/scientific illiteracy” kavramına dikkat çekmek gerekir. Bu kavram ile Batılı bilim adamlarının Doğu’da üretilen hiçbir şeyi kabul etmemeleri ve görmemeleri hususu vurgulanmak istenir. Hatta post modern kültür denilen şeyin aslında azınlıkların sistematik bir şekilde ekonomik açıdan sömürülmeleri anlamına geldiği iddia edilir. Buna göre hakim kültürün tekrar üretilme tehlikesiyle karşı karşıya kalınmaktadır (s.8).

Alana başka bir katkı, Chinua Achebe’nin “Colonialist Criticism” adlı çalışmasından gelir. Yazdığına göre sömürgeciler, Afrika romanının varlığını kabul etmez. Zira Afrika romanı, Batı formuna uymamaktadır (279). Fakat Chinweizu’nun da dediği gibi Afrika, Batı değildir ve romanı da Batılı roman gibi olmak zorunda değildir (s.282). Ancak ne söylenirse söylensin, Avrupalılar tarafından en iyi şeylerin yazıldığı ve düşünüldüğüne inanılır.

Post-kolonyal çalışmaların ufuk açıcı niteliği tartışılmaz bir gerçek… Postmodernizmin yine bir Batı zaferi olup olmadığından, Doğu’nun kendine layık görülen sınıflandırmayı neden kabul ettiğine kadar pek çok hususu sorgular. Pax-Romana/Pax-Hispanica/Pax-Britannica’nın bir ilerleyiş olarak sunulmasını, “tarihin lineer ilerleyişi” anlayışını, zihinlerin sömürgeleştirilmesini, Sosyal Bilimlerin kökenini ve problemlerini, Batılı olmayan toplumları Batılı terminoloji ile anlama çabasını gündeme taşır. Ayrıca sömürgecisine aşık olma sendromu yaşayan sömürülen toplum vakıasına da dikkat çeker ki işte bu husus bugün yaşanan sorunların belki de en önemlisidir.

Dr. Hümeyra Türedi

Yararlanılan Kaynaklar

Achebe, Chinua (1992). “Colonialist Criticism”. Critical Theory Since Plato. Ed. Hazard, Adams. New York: Harcourt Brace Jovanovich. 1191-98.

Ahmad, Aijaz (1987). Jameson’s Rhetoric of Otherness and the “National Allegory”. Social Text, No. 17, 3-25.

Jan Muhammed, Abul ve Lloyd, David (1987). Introduction: Toeard a Theory of Minority Discourse. Cultural Crituque. 6, 5-12.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir