Kategoriler
Damga Siyaseti

Bilindik bir Damga: Türklerde “Keyif Yapma” Alışkanlığı!

Fritz Neumark’ın (1900-1991) Boğaziçi’ne Sığınanlar kitabını okuyordum… Kendisi 1933-1954 yılları arasında Türkiye’de yaşamış. Nazi döneminde Almanya’daki baskılardan kaçarak Türkiye’ye gelen bilim insanlarından…İstanbul Üniversitesi’nde İktisat ve Maliye Kürsüsü’nün başında yıllarını geçirmiş. Kitabında anılarına, düşüncelerine yer veriyor. Kitapta dikkatimi çeken, Türklerin “keyif yapma” alışkanlığından bahsetmesi…Yazdığına göre Türklerdeki keyif yapma alışkanlığı erkeklerde kadınlara oranda daha fazla imiş. Şöyle diyor:

Fritz Neumark’ın (1900-1991) Boğaziçi’ne Sığınanlar kitabını okuyordum… Kendisi 1933-1954 yılları arasında Türkiye’de yaşamış. Nazi döneminde Almanya’daki baskılardan kaçarak Türkiye’ye gelen bilim insanlarından…İstanbul Üniversitesi’nde İktisat ve Maliye Kürsüsü’nün başında yıllarını geçirmiş. Kitabında anılarına ve düşüncelerine yer veriyor. Kitapta dikkatimi çeken, Türklerin “keyif yapma” alışkanlığından bahsetmesi…Yazdığına göre Türklerdeki keyif yapma alışkanlığı erkeklerde kadınlara oranda daha fazla imiş. Şöyle diyor:


“Keyif yapan erkekleri küçük kahvelerde, ağaçların gölgesinde saatlerce oturarak, ilkin bir yudum kahve içip arkasında nargileden bir nefes çekerken, genellikle susup çok nadiren yanındakilerle birkaç kelime konuşurken ve güneşi ve tabiatı seyrederken görmek mümkün” (Neumark, 2008: 67)

Türklerdeki keyif yapma alışkanlığı denen şeyi sadece Neumark’ta değil başka yazarlarda da görebilirsiniz. Örneğin Pertusier, 1815’te, Promendes Pittoresquez dans Constantinople et sur les rives du Bosphore (İstanbul’da ve Boğaziçi’nde Renkli Gezintiler) adlı kitapta, Türkleri “uyuşuk uyuşuk yatmak” sözleriyle tanımlamaktadır[1]. Ona göre Türklerin en büyük mutluluğu “tümüyle hareketsiz kalmak”tır. Paris’te 1860’da yayımlanan Geographic Universella adlı bir kitapta “divanlarındaki yumuşak yastıklara uzanan Türkler” şeklinde cümleler görülebilir[2]. Türklerin yatmakla oturmak arasında bir pozisyonda durdukları sıklıkla söylenmektedir. Pouqueville de1805’te Türkün, “hiçbir şey yapmadan yaşamak çok tatlıdır ama dinlenmek için ölmek, en yüce mutluluktur” düşüncesini taşıdığını söylemektedir[3]. Herder, Hegel, Marx ya da Engels gibi pek çok düşünür de benzer cümleler sarf etmiştir.

1966 gibi bir tarihte dahi Madeline Dobie’nin bir makalesi, dikey duran Batılı ile yatay duran Türkü incelemiştir. Ayrıca yaptığı bir araştırmada Justin McCarthy, Türklerin hiç birşey düşünmeden saatlerce miskin bir şekilde yatmaktan, ağaç altlarına uzanıp boş vakit geçirmekten hoşlandığına dair bilgilerin Amerikan okul kitaplarında bile yer aldığını söylemektedir[4].

Keyif yapma söyleminin bir adım ötesi Türklerin tembel olduğunu söylemektir. Nitekim Türklerin tembel olduğuna dair birçok söze rastlayabilirsiniz. Keyif yapma alışkanlığı da işte bu tembelliğin bir göstergesidir Batılılar için… Önce masum bir şekilde keyif yapma alışkanlığından bahsederler ve sonra damgayı basıverirler! Tüm bunlar Oryantalist bakış açısının en net tezahürleridir. Her zaman doğrudan aşağılamazlar, ama ima ederek yaparlar! İnce bir küçümseme! Bir klişe kelimeyle özdeşleştirme! Bunlar öyle klişelerdir ki  oturuş şeklinizi değiştirmek zorunda kalırsınız. Dünyadaki herkes Batılıların oturuşunu uygulamak zorundaymış gibi! Tüm doğru ve yanlışları tanımlama gücünü ellerinde bulundurmaları, Doğu’nun herşeyini yargılama hakkını veriyor “modern Batılılar”a! Damgalama hakkı da dahil!

Dr. Hümeyra Türedi

Yararlanılan Kaynaklar

İLDEM, Arzu Etensel (2000), Fransız Gezginlerin Gözüyle: Türkler ve Yunanlılar, Boyut Kitapları, İstanbul.

KARLSSON, Ingmar (2007), Avrupa ve Türkler, çev Turhan Kayaoğlu, Yaylacık Matbaası, İstanbul.

McCARTHY, Justin (2015), Amerikadaki Türk İmgesi, çev. Zeynep Enez, (ilk orjinal yayım tarihi 2010), Tarih&Kuram, İstanbul.

NEUMARK, Fritz (2008), Boğaziçine Sığınanlar, Neden Yayınları, İstanbul.

TÜREDİ, Hümeyra (2019), Osmanlının Damgalı Çocukları, Cinius Yayınları, İstanbul.


[1] İldem, 2000: 68.

[2] Karlsson, 2007: 25.

[3] İldem, 2000: 95.

[4] McCarthy, 2015: 34, 113.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir