Bu yazıda, Osmanlı Kitap Sanatında Doğal Çiçekler adlı Yıldız Demiriz’e ait bir kitaptan bahsetmek istiyorum. Kitap, Osmanlı bezeme sanatı konusunda bilgi verirken, Doğu-Batı sanatları arasındaki farklılıkların kavranmasında da yardımcı oluyor. Zira sanatı sadece Batılı kavramlarla düşünmek, hayallerimizi sınırladığı gibi aynı zamanda Doğu sanatını da anlamamızı ve takdir etmemizi güçleştiriyor.
Kitap, 2005 yılında Hayalperest yayınevinden çıkmış, baskı kalitesi güzel. Benim incelediğim 2019 baskısı… Ancak şunu da belirtelim ki kitap, aynı yazarın Osmanlı Kitap Sanatında Naturalist Üslupta Çiçekler adlı 1986 yılına ait kitabın tekrar basımı…
Kitaptaki çiçek örneklerinin Süleymaniye Kütüphanesi, Millet Kütüphanesi, Nuruosmaniye Kütüphanesi, İstanbul Üniversitesine bağlı Nadir Eserler Kütüphanesi, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi gibi kurumlardan alındığını söyleyelim.
Demiriz, yazdığı Önsöz’de çiçek motiflerinin on binlerce yazma eserde bulunduğunu, hangi tür eserde ne tür çiçekli süslemenin bulunacağının bilinemeyeceğini kaydeder. Söylediğine göre Atların Ahvaline Dair adlı bir kitapta dahi “pembe aherli kağıt üzerinde çok güzel bir gül goncası” ile karşılaşılabilir.
Kitabın Giriş kısmında verilen bilgilerin de kıymetli olduğunu belirtmek gerekir. Verilen bilgilere göre Türk-İslam sanatında figürlü bezemelerin sınırlı olmasına karşılık, geometrik ve bitkisel formlarda önemli gelişmeler kaydedilir.
Batı’da özellikle Rönesans döneminde çiçek desenleri görülür. Dürer ve Leonardo gibi ressamların farklı tarzlarda çizdiği çiçekleri hatırlamak gerekir. Bu dönemde, botanik kitaplarında da görülen çiçek resimleri vardır.
Osmanlı’ya gelindiğinde, naturalist akımın da etkisiyle 16.yüzyıldan itibaren çiçek minyatürlerinin en ince ayrıntısına kadar resmedildiği görülmektedir. Kitapta yazdığına göre çiçekler, “basitleştirildiğinde, stilize edildiğinde veya idealize edildiğinde bile tanımlanabilmektedir” (s.15). Osmanlı’da çiçeğin sadece bezeme sanatında değil, günlük hayatta ya da edebiyatta da kullanıldığı görülür. Örneğin Divan edebiyatında sevgilinin saçı sümbül, endamı gül ya da boyu selvidir. Peygamberin teri gül kokar. Oyaların da çiçek şeklinde yapıldığı bilinmektedir.
Demiriz’e göre “çiçek yetiştirmek, yeni çeşitler elde etmek ve doğadaki çiçekleri kültür çiçeği olarak bahçelere mal etmek Türklerin Batı kültürü üzerinde bıraktığı önemli izler arasındadır” (s.15). Lalenin “ehlileştirilmesi”ni gerçekleştirenin Türkler olduğu ve laleyi bir kültür çiçeği haline getirerek Türklerin Avrupa’ya tanıttığını dile getirir. Lale dışında Osmanlı Türklerinin Batı’ya tanıttığı çiçekler arasında sümbül, leylak, ağlayan gelin ve bazı zambak çeşitleri de vardır. Ancak çiçekler üzerindeki bu hüneri zamanla kaybeden Osmanlılar, 16.yüzyılda çiçek ihracatçısı iken, 17. yüzyılda lale, 18.yüzyılda ise gül, sümbül ve zerrin ithal eder hale gelmiştir.
Maalesef, kendini tanıtma hususundaki eksikliğimiz bahsi geçen konuda da zuhur etmiş ve Osmanlı döneminde çiçekler alanında yaşanan gelişmeler yeterince nakledilememiştir. Bu konuda yapılan çalışmalar bugün bile oldukça azdır.
Yararlanılan Kaynaklar
Demiriz, Yıldız (2019). Osmanlı Kitap Sanatında Doğal Çiçekler. İstanbul: Hayalperest.