18. yüzyılın ilk yarısında, Londra’nın gecekondu mahallelerinde bir salgın vardır: SARHOŞLUK.
Peki nasıl ortaya çıkar bu çılgınlık?
İlk olarak, o dönemde İngiltere ve Fransa’nın birbirlerine düşman olduklarını belirtelim. Bu düşmanlık duyguları, 1689 senesinde III.William’ın İngiltere kralı olmasıyla da değişmez. Bu dönemde, Katolik-Protestanlık çekişmesi tekrar alevlenince, yeni kral Fransız brendisi ithalatını kısıtlar. 1689 ve 1697 yılları arasında hükümet, brendi ithalatını önleyen ve gin üretimiyle tüketimini teşvik eden yasaları kabul eder. Brendi yasağından sonra, halka bir alternatif sunulmuştur artık: gin. Alkollü içkilerin damıtılması üzerindeki vergiler azaltılır ve lisans zorunluluğu kaldırılır. Böylece damıtıcılar daha küçük, daha basit atölyelere sahip olabileceklerdir. Bira yapmaya uygun olmayan standart altı tahıllardan kolayca gin yapılabileceği fark edildiğinde, gin çılgınlığı başlar.
Peki gin neden bu kadar popüler olur?
Bu popülerlikte fakirliğin etkisi büyük… O dönemde Londra’nın nüfusu 600.000 civarındadır. İngiltere’de nüfusu 20.000 olan sadece iki kasaba olduğu düşünüldüğünde, Londra’nın kalabalıklığı daha kolay anlaşılabilir. Herkesin herkesi bildiği bir köyün sosyal kısıtlamalarının hiçbiri Londra’da yoktur. Yoksulları destekleyecek bir umut da görülmez. Bunun yerine, fakirler için gin vardır.
Birçok yoksul Londralı için gin, bir içkiden daha fazlası haline gelir. Gin, onlara gecekondu mahallelerindeki ve işyerlerindeki acımasız yaşamdan bir kaçış sunar. Bazıları için, açlık sancılarını hafifletmenin ya da acı soğuktan kurtulmanın tek yolu budur.
O zaman, içki içmemek için çok az nedene sahip olan yoksulların talebi ve hükümetin kolaylaştırıcı etkisi birleştiğinde gin dükkanlarından oluşan büyük bir pazar ortaya çıkar. Nitekim 1730 yılında Londra’da 7.000’den fazla gin dükkanı olduğu söylenir. Bu noktada, bugün içilen gin ile o gün içilen gin arasında çok az benzerlik olduğunu belirtmek gerekir. O günlerde gin, limon ya da tonik ile karıştırılmayan, ılık ya da sıcak tüketilen bir içecekti. Günlük yaşamdan boğaz yakıcı, göz kızartıcı ucuz bir kaçıştı. Hatta gin‘e terebentin ve sülfürik asit eklendiği için sıklıkla körlüğe yol açmaktaydı.
Gin üretimi ve tüketimi fırlayınca, işler kısa sürede kontrolden çıkar. Londra’nın fakir bölgelerinde sarhoşluk yaygınlaşınca, büyük sosyal sorunlar ortaya çıkar. Gin; aylaklığın, suçluluğun ve ahlaki çöküşün başlıca nedeni ilan edilir.
Zamanın yazarları, şehrin sokaklarındaki bu görünür çirkinlikten şikayet etmeye başlar. Sıkıntının farkına varan hükümet, yarattığı canavarı durdurmak için yasalar hazırlamaya koyulur ve 1729, 1736, 1743, 1747’de dört başarısız kanun çıkarır. Bu teşebbüslerden sonra, gin tüketimi yer altına kaymaya başlar ve kitlesel kanunsuzluk ortaya çıkar.
Çıkarılan yasalara rağmen, ginin seri üretimine devam edilir ve kontrolsüz gelişen bu üretimler nedeniyle zehirlenmeler yaygınlaşır. Hükümet, yasadışı gin dükkanlarının nerede olduğunu ortaya çıkarmak için muhbirlere 5 sterlin ödemeye başlar. Ancak insanlar gizli de olsa gin içmenin bir yolunu bulur.
Bu gizli yollardan en ünlüsü, ilk “otomatlardan” biri olarak görülen düzenektir. Puss ve Mew ya da Bradstreet’s Cat olarak bilinen bu icat, Kaptan Dudley Bradstreet adında bir girişimci tarafından tasarlanır. Kaptan Dudley bir bina kiralar ve bu binanın duvarına büyük bir kedi figürü inşa eder. Kedinin ağzında madeni para geçebilecek bir çekmece vardır. Elinde ise musluk… Gin isteyen kişi kediye yaklaşır ve “gin var mı?” diye sorar. Bunun üzerine kedinin ağzındaki çekmece açılır. Gin almak isteyen kişi elindeki parayı açılan çekmeceye koyar ve sonrasında musluktan gin akmaya başlar. Muhbirler, duvarın ardındaki gin satan kişiyi göremediğinden, ihbar edemezlerdi ki o dönemde polisin elinde kanıt olmadan bir binaya girme yetkisi de yoktur. Kanunun boşluğundan yararlanılarak yapılan bu icat, kısa zamanda Londra’nın her yerine yayılır.
Belki de Gin Çılgınlığı‘nı gösteren en ünlü görüntü, Hogarth’ın ‘Gin Lane’ adlı tasviridir. Görselde sarhoş bir anne, bebeğinin aşağıya düşmesinden habersizdir. Kadınların da erkekler kadar müptelası olduğu gin, şehirlerde “Ladies Delight”, “Madam Geneva” ve “Mother Gin” takma adlarının türemesine neden olur.
Bu tasvirlerin gerçek görüntülerine halk aşinadır. Ancak halk, 1734 yılında yaşanan bir faciayla sarsılır. 1734’te Judith Dufour adında bir kadın, çocuğunu çalıştığı işyerinden alır. O dönemde küçücük çocukların kötü şartlarda çalışmak zorunda bırakıldıklarını belirtelim. Çocuğa iş yerinden yeni bir kıyafet seti verilmiştir ve bu yeni kıyafetler çocuğun üzerindedir. Anne, çocuğu bir hendekte boğup, üzerindeki kıyafetleri çıkarır ve bu kıyafetleri satar. Elde ettiği parayla gin alır. Başka bir olayda da, Mary Estwick adlı kadın o kadar çok gin içer ki, bebeğinin yanarak ölmesine müdahale edemez.
Bu olaylardan sonra, denetimler artar ve toplumsal infial bir çeşit self-kontrol oluşturmaya başlar. Gin içenler toplum içerisinde hakir görülmeye, ayıplanmaya ve damgalanmaya başlar. Biraya talep geri dönmekte; çay ve kahvenin de popüleritesi artmaktadır. 1843 yılında gin üretimi 18 milyon galon iken; 1752’de 4.25 milyon galona düşer. Ve neredeyse yarım yüzyıllık yıkıcı gin tüketimi, 1757’de ortadan kaybolur.
Bu yaşananlardan bir yüz yıl sonra denizin karşı kıyısında yani ABD’de, viski çılgınlığı yaşanmaya başlar. Bu çılgınlık da başka bir yazının konusu olsun…
Dr. Hümeyra Türedi
Yararlanılan Kaynaklar
What Was the Gin Craze? | History Hit
The Gin Craze: When 18th Century London Tried to Drink Itself to Death – Paste (pastemagazine.com)
The First Vending Machine Hacked Liquor Laws: The Puss And Mew | Hackaday