II. Dünya Savaşı’nda sona gelinirken 1945 yılının Ağustos ayında ABD, Japon şehirleri Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası atar. Yaklaşık 140.000 insanın öldüğü, radyoaktif etkilerin yıllar boyu sürdüğü bir felaket yaşanır. Eğer atom bombası atılmasaydı savaşın bitmeyeceği ve milyonlarca kişinin daha öleceği, ABD tarafından anlatılır. Dünyanın güvende olması, bu atom bombası sayesindedir. Aksi takdirde Almanların da bu bombayı yapabileceği ve tüm dünyayı köleleştireceği söylenir. Halbuki atom bombasının Hiroşima’ya atıldığı tarihte Almanya çoktan yenilmiş, Hitler intihar etmiştir. Yani Almanya’nın atom bombası yapacak hali kalmamıştır. Bugün yapılan araştırmalar ise atom bombası atılmaması halinde de savaşın zaten sona ereceğini göstermektedir.
O günlerde bunları söyleyen ABD’nin, atom bombasını meşrulaştırmaya çalıştığı açıktır. Peki ya bugün? Amerika Birleşik Devletleri, Japonya ve dünyanın geri kalanı, bu olayı gelecek nesillere nasıl öğretiyor? Bu konuda Herman Wong bir araştırma yapar. Araştırmanın sonuçlarını sizlerle paylaşmak istiyorum.Araştırmada, bazı ülkelerin atom bombası konusunda okul kitaplarında ne öğrettiği özetlenir. Buna göre Filipinler’deki okul kitaplarında atom bombalarının Japonya’yı dize getirdiği yazmaktadır. Kanadalıların çoğu ise atom bombasının üretilmesindeki önemli rollerinin farkında değildir. İtalya’da, atom bombasının savaş sonrasında gücü ele geçirmek için kullanıldığı anlatılır. Alman okul kitapları, daha çok Almanların yaptığı “zulümler”le ilgilidir ve atom bombası konusunda çok az bilgi vardır. Bu durumu, ABD’nin Alman eğitimine etkisi olarak yorumlayanlar olduğunu hatırlatalım.
Atom bombasının atılışına, Yunanistan’da II.Dünya Savaşı’nı bitiren olay olarak kısaca değinilir. Endonezya’da ise bağımsızlığın kazanılmasında bir basamak olarak görülür. İsviçre’de İkinci Dünya Savaşı’nın sonu olarak değil, Soğuk Savaş’ın başlangıcı olarak öğretilir. Gelelim Amerika’daki okul kitaplarına…Amerikan okul kitapları, atom bombasının gerekliliğini anlatırlar. Milyonlarca müttefik askerinin hayatının kurtulduğuna vurgu yaparlar. Atom bombasına o dönemde ve sonrasında karşı çıkanların görüşlerine yer vermezler. Öğrencilerin farklı düşünebilmesi, eleştirel gözle konuya bakabilmesini sağlayacak bilgiler yazılmaz. Kısacası her şey anlatılmaz. Bu arada, bugün ABD’nin yüzde 57’lik bir kesimi atom bombasının Japonya üzerinde kullanılmasını hala meşru ve haklı görmekte (2015, Pew Research Center survey) … Bir sonraki “meşru” kullanış nereye olur kim bilir?
Japon okul kitapları ise o sırada Potsdam üzerinde düşünen Japonların, net cevabının gelmesinin beklenmediğini ve bombanın atıldığını yazarlar. Atom bombası, ABD ve Sovyetlerin arasındaki güç savaşının bir parçası olarak görülür. ABD, pek de suçlanmaz. Bazı yorumlara göre Japon ders kitapları Amerikanlaşmıştır. Japonya, Amerika’nın kontrol ettiği bir ülkeye dönüşmüştür. Bu noktada, Japonya’nın savaşta yenilen taraf olduğunu ve ABD tarafından işgal edildiğini hatırlayalım. Hiroşima ve Nagazaki’yi öne çıkarmayan, bu konuda ABD’yi zora sokmaya bile çalışmayan, filmler çekerek, programlar hazırlayarak atom bombası hatırasını dünya kamuoyunda canlı tutmayı denemeyen bir anlayışın başka türlü açıklanamayacağı iddia edilir. Amerika ise özür dilemeyi hala reddetmektedir. 2016 yılında ABD Başkanı Barack Obama’nın atom bombası anıtının ziyaretiyle yetinilmesi, Japonların zihnen yenildiğinin bir göstergesi olarak düşünülür.
Peki bizim ülkemizdeki okul kitaplarında atom bombasının Nagazaki ve Hiroşima’ya atılması nasıl öğretiliyor? 2019 yılında 5 yıl süreyle ders kitabı olarak kabul edilen 12. sınıf İnklap Tarihi ve Atatürkçülük kitabında, müfredat takvimine göre Mart ayında 2.Dünya Savaşı işlenmektedir. Kitapta şu sözlere yer verilir:
“6 Ağustos 1945 Pazartesi günü insanlık tarihinde bir dönüm noktası oldu. Atom bombası çalışmalarının son hazırlıkları Amerika’da tamamlanmıştı. O gün çalışmaya katılan bilim insanlarının protestolarını hiçe sayan Amerikan Savunma Başkanlığı ilgilileri bir karar almışlardı. Bu karar sonrasında ilk atom bombası Japonya’nın Hiroşima şehrine, ikinci atom bombası da üç gün sonra Nagasaki şehrine atıldı. Bu durumda artık savaşamayacağını anlayan Japonya barışa hazır olduğunu bildirdi. 2 Eylül 1945 tarihinde Missouri zırhlısında imzalanan teslim belgesi ile Pasifik’teki savaş sona erdi. (syf: 182)
Ağustos ayının sonlarına doğru Truman günlüğünde “Atom bombası askerlere, askerî tesislere ya da donanmalara yönelik olarak kullanılmalı. Sivillere, kadınlara ve çocuklara karşı değil!” yazıyordu. Truman’ın Ticaret Bakanı Henry Wallace (Henri Volıs) da günlüğünde Başkan Truman’ın “büyük bir vicdan azabı” çektiğini yazıyordu: “100 bin insanı bir anda öldürme fikrine katlanamıyordu. Sürekli kendi kendisine ‘onca çocuk’ diyordu.” Nagasaki’den bir gün sonra Truman atom bombasının kullanımına dair ilk kararını açıkladı: ‘Başkanın doğrudan izni olmadan hiçbir atom bombası kullanılmayacak’. 9 Ağustos 1945’ten bu yana savaşlarda bir daha atom bombası kullanılmadı.” (syf: 182)
Truman’ın kendini aklama çabalarının bizim kitaplarımızda yer alması nasıl açıklanabilir? Atom bombalarının neden olduğu ölümlerin sayısı, sakat kalanlar ve yaşanan yıkıma değinilmemesinin anlamı nedir? Japonların yaşadığı travma yerine, Truman’ın yaşadığı “üzüntü” neden öne çıkarılmaktadır? Kaldı ki Truman’ın, atom bombasının “Pearl Harbor’a bir karşılık” olduğunu söylediği ve ABD’nin haklılığını savunduğu cümleler nereye konulacaktır? Ayrıca Truman, eğer Japonya teslim olmazsa, “dünyada şimdiye kadar eşi görülmemiş havadan bir harabe yağmurunun yağacağı”nı söylememiş midir? Truman’ı ve Amerika’yı aklamak bize mi düşmüştür? Öğrenciler “Truman sonradan çok pişman olmuş, işte Amerikan’nın büyük insancıl bakışı” mı demelidir? Çok pişman olunduysa, neden hala özür dilenmemiştir? Ülkemizde 12.sınıfın son üç ayına sığdırılan ve günümüz dünyasını derinden etkileyen atom bombası gibi önemli olaylar, daha çok özeni hak etmiyor mu?
Görüldüğü gibi atom bombası gelecek nesillere okutturulan kitaplarda masumlaştırılarak, basit bir politik hamleye indirgenmekte… Bizlerin de dahil olduğu bu unutturuluşta; ABD, “mecbur kalan” ve “dünyayı kurtaran” pozisyonunda…
Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarının ABD’nin en büyük hatalarından biri olduğu yüksek sesle dile getirilebiliyor mu? En azından bir özür için kamuoyu baskısı oluşturulabiliyor mu? Katili anmadan, atom bombasını lanetlemek kolaya kaçmak olmuyor mu?
Başka bir devlet yaptığında insan hakları ihlali olan suçlar, ABD yaptığında neden dünyayı kurtarmak ya da demokrasi götürmek adını alıyor? Tekrar ve tekrar anlaşıldığı üzere, güçlü isen her şeyi yapabilirsin bu dünyada…
Dr. Hümeyra Türedi
Yararlanılan Kaynaklar
Alperovitz, Gar (1995). The decision to use the atomic bomb. New York: Vintage Books.
Crawford, Keith (2003). Re-visiting Hiroshima: The Role of US and Japanese History Textbooks in the Construction of National Memory. Asia Pacific Education Review, Vol. 4, No. 1, 108-117.
Tannenwald, Nina (2005). “Stigmatising the Bomb”. International Security, 29:4, 1-45.