Cyrus Hamlin… Robert Kolej’in kurucusu… Yaklaşık 35 yılını İstanbul’da geçiren bir misyoner. Türkçeye “Robert Kolej Uğrunda Bir Ömür” olarak çevrilen, “My Life and Times” adlı kitabını okudum. Kitaptaki Cyrus Hamlin hakkındaki tespitlerimi maddeler halinde anlatmak istiyorum.
Ay: Mayıs 2021
Amerikalılar ve Ermeniler
Robert Kolej’in kurucusu misyoner Cyrus Hamlin’in yazdığı “My Life and Times” adlı kitap, Ermeniler ve Amerikalılar arasındaki ilişkiye ışık tutacak nitelikte…
Bir damgalama örneği: Afaroz
Kilise, özellikle Ortaçağ’da çok güçlü bir otorite merkezidir. Krallardan bile daha güçlüdür. Mesela, 23 Mart 1208 tarihinde, tüm İngiltere ve Galler bölgesinde altı ay boyunca Kilise’deki dini çalışmalar Roma tarafından durdurulur. Vaftiz ve ölünün kefareti dışında hiçbir dini vazife, Kilise tarafından yerine getirilmeyecektir. Sebep ise Kral’ın İngiltere’deki Başpiskopos seçimlerine müdahalesidir.
Atom Bombasıyla Gelen Hayaller
1945 yılında ABD, önce Hiroşima’ya sonra Nagazaki’ye atom bombalarını atar. Dünya şaşkınlık içindedir ve insanlar ilk başta ne düşüneceklerini bilemez. Bombanın zararları üzerinde fazla durulmaz. O dönemdeki şartlar, basına uygulanan sansür ve haberleşmedeki Müttefik hegemonyası düşünüldüğünde, bu durum mantıklı karşılanabilir. Ancak Japonya’dan gelen haberler yaygınlaştıkça dünyada korku oluşmaya başlar. Bu haberlerde, Hiroşima ve Nagazaki’de enkaz kaldırma çalışmalarına giden işçilerin dahi öldüğü yazmaktadır. Ancak bu haberler, Amerikalılar tarafından yalanlanır ve haberlerin Japonların kara propagandası olduğu söylenir. Amerika’nın amacı atom bombasının bir konvansiyonel silah olarak kabul edilmesidir.
Yabancı Okullar ve Örtük Müfredat
Mustafa Namık, 24 Temmuz 1929 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde kaleme aldığı yazısında “bir ecnebi mektebi”nin Vatandaşlık Bilgisi sınavında bulunduğunu yazar. Mektebin adını vermez. Ancak “Boğaziçinde mektebin bulunduğu hakim tepeden aşağıya inerken” ifadesini kullanınca, söz ettiği okulun Robert College olduğunu ima etmiş olur. Okuldaki iki sınıfın Vatan Bilgisi sınavının sonuçlarından hayal kırıklığına uğramıştır.
Damgalarımız silinebilir mi?
Türklerin yüzyıllardır damgalandığını bu platformdan defalarca yazmaya devam ediyoruz. Bu damgalara göre Türkler, “vahşet, egotizm, şehvet” etrafında dönen bir imgeye sahiptir (Kumrular, 2011: 8). Damgalara göre Türkler, “acımasız zalimler”, “merhametsiz zorbalar”, “su kayılmamış barbarlar”, “yobazlar” ve “gittikleri heryeri mahveden insanlar”dır (McCarthy, 2015: 331-333). Tüm bu ve benzer damgaların artık sonuna gelindi mi? Avrupalılar, Türkleri damgalamayı bıraktı mı?
Şantaj
Damgalı aktöre “şantaj” yapılabilir. Buna göre damgalayan grup, tüm damgalarını ya da kusurlarını ortaya dökeceğini söyleyerek, damgalı aktörün istendik davranışları sergilemesini isteyebilir (Goffman, 2014: 117). Bu durumda, damgalanan aktör ne yapacaktır? İki seçeneği vardır: 1.Şantaja boyun eğmek 2.Şantaja direnmek.
AB ve Damga Siyaseti
Türkiye’nin 1959 yılındaki başvurusuyla başlayan AB macerası… Türkiye, 1987 yılında tam üyelik başvurusunu yapar. 1999 Helsinki görüşmelerinde aday ülke olarak kabul edilir. Tam üyelik müzakereleri ise ancak 2005 yılında başlayabilmiştir. Türkiye, 2002-2004 yılları arasında 8 Uyum Paketi, 2001 ve 2004 yıllarında da 2 Anayasa Paketi’ni uygulamaya koyar. Ancak, 2006-2010 yılları arasında 13 fasıl müzakereye açılırken, 2010-2013 yılları arasında ise sadece 1 fasıl müzakereye açılır. Birçok faslın açılmasına Fransa, Güney Kıbrıs ya da Yunanistan gibi ülkeler mani olmaktadır. 2016 yılına gelindiğinde toplamda 16 fasıl müzakereye açılmış olsa da üyelerin siyasal engellemelerine takılan birçok fasıl açılmayı beklemektedir.
II. Dünya Savaşı’nda sona gelinirken 1945 yılının Ağustos ayında ABD, Japon şehirleri Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası atar. Yaklaşık 140.000 insanın öldüğü, radyoaktif etkilerin yıllar boyu sürdüğü bir felaket yaşanır. Eğer atom bombası atılmasaydı savaşın bitmeyeceği ve milyonlarca kişinin daha öleceği, ABD tarafından anlatılır. Dünyanın güvende olması, bu atom bombası sayesindedir. Aksi takdirde Almanların da bu bombayı yapabileceği ve tüm dünyayı köleleştireceği söylenir. Halbuki atom bombasının Hiroşima’ya atıldığı tarihte Almanya çoktan yenilmiş, Hitler intihar etmiştir. Yani Almanya’nın atom bombası yapacak hali kalmamıştır. Bugün yapılan araştırmalar ise atom bombası atılmaması halinde de savaşın zaten sona ereceğini göstermektedir.
İsmet Paşa’nın Tatili
18-19 Temmuz 1929 tarihinde Ankara’da büyük bir yangın yaşanır. Bu yangın neticesinde yaklaşık 500 dükkân ve 100 ev yanmıştır. Yangın, Tahtakale’de Hafız Rıza Bey’in kereste deposunda çıkar. O esnada şiddetli bir rüzgâr estiği için yangın hemen yayılır. Yangını söndürmeye çalışan asker ve itfaiye bölüğünün yaklaşık 2000 kişi olduğu Cumhuriyet gazetesinde yazmaktadır. Yangın, yaklaşık 8 saat kadar sürmüştür. Yangında zarar gören 130 ailenin 120’si bağ evlerine, kalanı da Zincirli Camii’ne yerleştirilir.